İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesinde Müzeler Günü dolayısıyla Ramazan Minder'in moderatörlüğünde düzenlenen "Kazıları ve Müzeciliğiyle Osman Hamdi Bey" konulu programa katılan arkeolog Nezih Başgelen, Asar-ı Atika Nizamnamesi'nin önemine dikkat çekti.
İstanbul'un gerek binası gerekse içinde barındırdığı eserleri ile tarihi ve bilimsel önemi tartışılmaz kütüphanelerinden İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi 18 Mayıs Müzeler Gününde önemli bir etkinliğe evsahipliği yaptı.
İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde Ramazan Minder'in moderatörlüğünde düzenlenen "Kazıları ve Müzeciliğiyle Osman Hamdi Bey" konulu programın konuğu ünlü arkeolog Nezih Başgelen oldu.
Arkeolog, Müzeci, Ressam ve Devlet Adamı ünvanlarına sahip Osman Hamdi Bey'in 30 Aralık 1842 tarihinde Beykoz’da günümüzde Halil Ethem Yalısı adıyla anılan binada doğduğunu belirten arkeolog Nezih Başgelen, Osmanlı sadrazamı İbrahim Ethem Paşa’nın oğlu olan Osman Hamdi Bey'in Sanayi-i Nefise Mektebi’nin (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi), İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kurucusu olduğuna dikkat çekti. Osman Hamdi Bey'in kardeşlerinin müzeci Halil Ethem Bey ve nümizmat İsmail Galip Bey olduğunu hatırlatan Başgelen, onun en önemli eserinin bugün de tarihi eserlerin korunmasında uygulamada olan yasanın temeli olan Asar-ı Atika Nizamnamesi olduğunu belirtti.
1876 yılında Hariciye Umuru Ecnebiye katibi iken 1881 yılında Müze-i Hümayun’a müdür tayin edilen Osman Hamdi Bey'in Türk müzeciliğinde yeni bir sayfa açtığını belirterek Asar-ı Atika Nizamnamesi ile bugün dünyada kendi adından söz ettiren müzeciliğin temellerini attığına dikkat çekti.
Başgelen, "Daha önce de bu alanda çalışmalar vardı ama hiç biri bu denli kapsamlı değildi. İlk Asar-ı Atika Nizamnamesi 1869 yılında hazırlanmıştır. İkincisi 1874 tarihlidir. Arkeolojik kazılar konusunda bazı önemli tedbirler içerse de 16 maddelik bu yönetmelik de hayli eksikti. 1883 yılında hazırlıkları başlayan ve Osman Hamdi Bey tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulan 1884 tarihli üçüncü Asar-ı Atika Nizamnamesi, eski eserleri devlet malı ilan ediyor ve yurt dışına çıkarılamasını yasaklıyordu. Bazı maddelerinde 1906 yılında bazı küçük değişiklikler yapılması haricinde bugün dahi öneminden bir şey kaybetmeyen bu tüzük, 1973 yılına kadar yürülükte kaldığı gibi, bugün yürürlükte olan 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun da temelini oluşturmuştur. Bu nedenle Osmanlıdan günümüze intikal eden Eski Eserler Tüzüğü olan Asar-ı Atika Nizamnamesi Türkiye'nin tarihi hazinelerinin korunması açısından büyük önem taşımaktadır" dedi.
Osman Hamdi Beyin arkeoloji kazılarına da değinen Başgelen, "Nemrut Dağı Tümülüs’ünde, Lagina’da bulunan Hekate Tapınağı’nda, Sayda (Sidon-Lübnan) kral mezarlığında önemli arkeoloji kazılarına imza atmıştır. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen dünyaca ünlü İskender Lahiti’nin bulunması Osman Hamdi Bey’in uluslararası ününü perçinlemiştir. Osmanlı topraklarından çıkan eserlerin emperyalist ülkelerce kaçırılmasını engellemek için mücadele veren Osman Hamdi bey, eserlerin onarılması, nem ve rutubetten uzak ve sağlıklı bir şekilde korunup sergilenebilmesi amacıyla Müze Binası oluşturabilmek için yoğun çaba sarf etmiş ve İstanbul Arkeoloji Müzesini kurmayı başarmıştır" şeklinde konuştu.
Başgelen sunumumu " Osman Hamdi Bey'e Saygı" ile bitirdi.