Tarih öncesi insanların yaklaşık 400 bin yıl önce kemik iliklerini yemeden önce haftalarca mağarada sakladıklarını ortaya koyan yeni bir araştırma yayımlandı. Geyiklerin bacak kemiklerinin üzerinde avlandıktan çok sonra belirli yerlerde açılmış kesik izlerinin araştırması bir anlamda 'tarihin en eski konservesini' ortaya çıkardı.
Science Advances (Bilimsel Gelişmeler) dergisinde 9 Ekim tarihinde yayınlanan "İsrail'de Orta Pleistosen'e tarihlenen Qesem Mağarasında Kemik iliği depolanması ve gecikmiş tüketim" (Bone marrow storage and delayed consumption at Middle Pleistocene Qesem Cave, Israel <420 to 200 ka>) başlıklı makaleye göre; 420.000 - 200.000 yıl önce, Qesem Mağarası'ndaki tarih öncesi insanlar, belirli koşullarda hayvanların belirli kemiklerini korumanın ve gerektiğinde deriyi yüzerek çıkarmanın, kemiği kırmarak ilik yemenin mümkün olduğunu bilecek kadar akıllı ve yetenekliydi.
Bilim insanları şimdiye kadar Paleolitik çağda yaşayan insanların kıt kanaat yiyecek buldukları için sadece doğrudan yediklerini düşünüyordu ancak yeni araştırma bugün kullandığımız konservelere benzer şekilde kemiklerin içinde et saklayacak kadar kabiliyetli olduklarını gösteriyor.
Çalışma bunun, şimdiki Tel Aviv şehri yakınlarındaki Qesem mağarısında 420 binle 200 bin yıl önce arasında gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Hakemli bilim dergisi Science Advances'te yayımlanan araştırmaya göre, bu keşif dünya üzerinde bilinen en erken gecikmeli yiyecek tüketimini açığa çıkarttı.
Qesem Mağarası'nda bulunan geyik kemikleri üzerindeki kesik izleri araştırıldı. [Telif: Ruth Blasco]
Araştırma ekibinde bulunan Tel Aviv Üniversitesi'nden profesör Ran Barkai şunları söyledi:
Kemikler uzun süre boyunca, kurumuş deriyi soyup, kemiği parçalayıp iliği yeme zamanı gelene kadar kemik iliğini koruyan 'konserveler' gibi kullanıldı. Kemik iliği, önemli bir besin kaynağıdır ve bu nedenle tarih öncesi beslenme düzeninde uzun süre varlığını korudu. Şimdiye kadar kanıtlar kemik iliğinin yumuşak dokuların temininin ve ayrılmasının ardından doğrudan tüketildiğine işaret ediyordu. Makalemizde Qesem Mağarası'nda kemik iliğinin depolanmasına ve gecikmeli tüketimine dair kanıtlar sunuyoruz.
Mağarada yaşayanlar, avladıkları hayvan gövdelerinden seçtikleri vücut parçalarını içeri götürüyordu.
İnsan Paleoekolojisi ve Sosyal Evrim Katalan Enstitüsü'nden (IPHES) profesör Jordi Rosell şöyle söyledi: En yaygın avları alageyikti ve cesetin geri kalanının eti ve yağları av sahasında sıyrılıp orada bırakılırken uzuv ve kafatasları mağaraya getirilmişti.
Araştırma sırasında deneysel arkeoloji yöntemlerinden de yararlanıldı, deri yüzme ve kemik sıyırma işlerinde paleolitik çağ insanının oldukça ustaca yöntemler kullandığı kanıtlandı [Telif: Maite Arilla]
Araştırmacılar geyiklerin bacak kemiklerinin üzerinde belirli kesme izleri keşfetti ve bunlar taze derinin soyulmasından kalan izlere benzemiyordu. Ekip, kemiklerin deriyle kaplı halde kaldığını ve bunun da ete ihtiyaç duyulana kadar kemik iliğinin korunmasına yardım ettiğini düşünüyor.
Bilim insanları aynı zamanda Qesem mağarasındakilerin ateşi düzenli kullandığını, et pişirdiğini ve kavurduğunu ortaya çıkardı.
Deneysel arkeoloji paleolitik çağda insanların altı haftaya kadar kemik iliklerini saklayabilmesinin mümkün olduğunu gösterdi [Telif: Dr. Ruth Blasco / AFTAU]
Profesör Barkai şöyle konuştu: Bütün bunların daha önce insanlar için başlıca gıda kaynağı olan fillerden kaynaklandığını düşünüyoruz. Artık bulunmuyorlardı ve dolayısıyla bizim bölgemizde yaşayan tarih öncesi insanların yaşamak için yeni yollar geliştirmesi ve icat etmesi gerekiyordu. Bu tür bir davranış insanların evrimleşmesine ve açık ara daha karmaşık türden sosyoekonomik varoluşa girmelerine imkan tanıdı.
Mağara, 15 yıl önce Tel Aviv'e giden yeni bir kara yolu inşa edilirken keşfedilmişti.
Bıraktıkları izleri araştıran 2010'daki bir çalışma Homo sapiens'lerin Afrika kökenli olduğu teorisini sorgulamış ve arkeoloji dünyasında tartışmalara yol açmış ancak arkeologlar kanıtlardan kesin bir yargıya varmakta zorlanmıştı.
Phoebe Weston - Independent (Çeviren: Umut Can Yıldız / Independent Türkçe)