1985 yılından itibaren Prof. Dr. Armağan ERKANAL başkanlığında Hacettepe Üniversitesi öğretim elemanları ve öğrencilerinden oluşan bir ekip tarafından kazısı yürütülen Panaztepe, İzmir ili Menemen ilçe merkezinin 13 km batısında, Yeditepeler olarak da anılan kesimin kuzey ucunda bir doğal tepe ve yamaçları üzerinde yer almaktadır.
Gediz Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar, Panaztepe ve çevresinin zaman içinde dolmasına yol açmıştır. Bugün kıyıdan 10 km içeride yer alan tepenin tarih öncesi dönemlerde İzmir Körfezi’nin kuzey kesiminde stratejik bir konuma sahip olan bir ada yerleşimi olduğu düşünülmektedir. Yerleşim bazı kesintilerle birlikte Erken Tunç Çağı’ndan Osmanlı Dönemi’ne kadar iskân görmüştür. Panaztepe AKROPOL
Kazı çalışmalarının odaklandığı bir diğer alan olan Akropol kesiminde açığa çıkartılan Arkaik Dönem’e ait anıtsal yapılar ve sur temellerinin altında, Orta Tunç Çağı başlarından itibaren kullanılmış olan büyük bir yapı kompleksine ait yan mekânlar saptanmıştır. Geç dönem yapılaşmasının yarattığı tahribat dolayısıyla bütün evreleri ve tam planı ortaya konulamamıştır. Buna karşılık yapının bulunduğu konum ve içerdiği konteks dolayısıyla saray ya da idari bir yapı olduğu düşünülmektedir. Akropol LİMAN KENT
Panaztepe’nin doğu kesiminde yer alan Liman Kent çalışmaları kapsamında I, II ve IV. Elektrik Direkleri olarak adlandırılan noktalarda yapılan kazı çalışmalarında Erken Tunç Çağı sonundan Geç Tunç Çağı sonuna kadar kesintisiz bir tabakalaşma ortaya konulabilmiştir. Liman Kent Liman Kent - Geç Tunç Çağı Mimarisi Güney kazı alanında yürütülen çalışmalarda saptanan Geç Tunç Çağı 1. yapı katı kısmen korunmuş mimari kalıntılarla karakterize edilmekte olup geç dönem yapılaşmasına bağlı olarak tahribata uğradığı görülmektedir. Söz konusu yapı katı Geç Hellas IIIC döneminin orta ve geç evreleri ile çağdaştır. Geç Hellas IIIC döneminin erken evresi ile çağdaş olan Geç Tunç Çağı 2. yapı katı yassı taşlarla döşeli avlulu ve çok mekânlı bir yapı ve kuyu ile temsil edilmektedir. Geç Tunç Çağı’nın 3. yapı katı şu ana kadar yedi mekânı saptanabilmiş büyük bir yapı kompleksi ile temsil edilmekte olup Geç Hellas IIIB dönemi ile çağdaştır. Liman Kent - Geç Tunç Çağı Mimarisi Kuzey kazı alanında yürütülen çalışmalarda Geç Bizans Dönemi’ne ait iki farklı profan yapı açığa çıkartılmıştır. Bu kesimdeki yoğun tahribata bağlı olarak Geç Tunç Çağı yapılaşması sınırlı ölçüde, yalnızca bu dönemin sonlarına ait olan ve buluntular ışığında işlik olarak değerlendirilen bir mekân ile tanınmaktadır. Orta Tunç Çağı II dönemine tarihlendirilen büyük dikdörtgen bir yapının konteksine dayanarak söz konusu yapının dinsel işlevli olabileceği düşünülmektedir. Bu kazı alanında, Erken Tunç Çağı sonunda inşa edilmiş ve Orta Tunç Çağı’nda da kullanılmaya devam etmiş olan en az üç mekânlı uzun dikdörtgen bir yapı iki evreli olarak açığa çıkartılmıştır. MEZARLIK
Bu kesimin, araştırmaların asıl odak noktasını oluşturan Geç Tunç Çağı’nın yanı sıra Roma ve İslami Dönem’de de mezarlık olarak kullanılmış olması kültürel sürekliliğe işaret etmesi açısından anlamlıdır. Geç Tunç Çağı’na tarihlenen mezarlık alanı Anadolu’da bilinen diğer örnekler arasında bilinen en büyük mezarlık olup ünik mezarlık içi düzenlemesi ile dikkat çekmektedir. Uzun bir zaman dilimi boyunca kullanılan bu mezarlık alanının farklı alt kullanım evrelerine sahip olduğu düşünülmektedir. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda çeşitli mezar tiplerinde zengin bir buluntu topluluğu gün yüzüne çıkartılmış, ayrıca bölgenin ölü gömme adetlerine ilişkin önemli sonuçlar ortaya konulmuştur. Geç Tunç Çağı mezarlığının iki farklı çevren olarak birbirinden bağımsız dönemlerde kullanıldığı kesin olarak saptanmıştır. Buna göre en altta Erken ve Orta Tunç Çağı tabakalarını da tahrip eden II. Mezarlık çevreni yer almaktadır. Kabaca M.Ö. 14. yüzyıla tarihlendirilen bu mezarlık Batı Anadolu için yabancı tholos ve oda mezarlar ile karakterize edilmektedir. Bunu takip eden I. Mezarlık çevreninde ise alttaki mezarlık alanı bütünüyle taş bir platformla kapatılarak adeta mühürlenmiştir. Taş platforma bağlı olarak pithos, taş sanduka ve kompozit mezar tiplerine ait çeşitli örnekler açığa çıkartılmıştır. Söz konusu çevrenin en karakteristik özelliği olan mezarların belirli bir düzenleme ile parsellerle birbirinden ayrılması uygulaması gerek Anadolu, gerekse de Ege ve Doğu Akdeniz dünyasında bilinmeyen ünik bir uygulamadır. M.Ö. 13. yüzyıl sonlarında meydana gelen ve bu döneme ait yazılı belgelerde “Deniz Kavimleri” olarak adlandırılan büyük hareketlilik konusunda önemli veriler ortaya koymaktadır. Mezarlık alanı Orta Tunç Çağı Yerleşimi Panaztepe’nin Orta Tunç Çağı’na ait olarak açığa çıkartılan 3 yapı katı ile temsil edilen söz konusu kesiminde yürütülen çalışmalarda yol/ cadde olarak tanımladığımız alanlar ile bağlantılı çeşitli mekânların oluşturduğu yapı kompleksleri, belirli bir plan içerisinde düzenlenen yerleşimi temsil eden mahalleler ve atölyeler tanımlanmaya başlamıştır. Her üç yapı katına ait olarak yapıları oluşturan mekânlar içerisinde özellikle pişirmeye yönelik fırınların açığa çıkartılması ve bu fırınların mimari açıdan birbiriyle benzer olması yanında ortak kullanım alanları içerisinde yer almaları kent dokusu içindeki yaşamsal ve kültürel gelişimi de ortaya koymaktadır. Fırınların yakın çevresinde pişirmeye yönelik olarak çömlek ve kâse formundaki kaplar ile deniz kabuğu ve keçi koyun gibi hayvanlara ait kemiklerin ele geçmesi günlük yaşamdaki beslenme standartlarına ve yaşam koşullarına bağlanmaktadır. Bir Liman yerleşmesi olan Panaztepe halkının Orta Tunç Çağı’nda denizden elde edilen kabuklular dışında küçükbaş hayvanların da diğer besinler ile birlikte tüketildiği ele geçen kalıntılarca desteklenmektedir. Orta Tunç Çağı yerleşimi
Özellikle Assur Ticaret Kolonileri Çağı ile çağdaş seramik repertuvarının artması ve zengin örnekler ile temsil edilmesi, Batı Anadolu arkeolojik araştırmaları kapsamında Panaztepe Kazıları bu döneme ait verilerin artmasına ve bilim dünyasına olan katkısının devam edeceği aşikârdır. Panaztepe Carneol, frit ve fayans boncuklar
Mask Riton Bugüne kadar yapılan kazı çalışmaları sonucunda elde edilen veriler Panaztepe’nin yalnızca Anadolu’daki diğer komşu kültürlerle değil aynı zamanda Kıta Yunanistan, Girit, Ege Adaları, Mısır ve Doğu Akdeniz gibi çevre kültür bölgeleriyle de köklü ilişkilere sahip olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda Panaztepe gibi bölgesel olarak büyük ve önemli bir merkezi yerleşimde yürütülmekte olan kazı, yüzey araştırması ve disiplinler arası çalışmaların gelecekte Batı Anadolu’nun tarihöncesi dönemlerine ilişkin soruların yanıtlanmasında ciddi katkıları olacaktır.
Panaztepe Kazısı 1985 yılından itibaren Prof. Dr. Armağan Erkanal başkanlığında yürütülmektedir.
Kaynak: Prof. Dr. Armağan Erkanal, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü