Papirüs - Papyros nedir?
Papirüs- Papyros: Mısır'da Nil Nehri kıyısında yetişen bir tür kamış.
Papirüs, Eski Mısır sanatında üsluplaştırılarak süsleme motifi olmuş, ayrıca yazı malzemesi olarak da kullanilmıştır.
M.Ö. 4. binden itibaren, bu bitkinin gövde katmanları, düzgün bir yüzey oluşturacak biçimde üst üste yapıştırılarak preslenmiş ve yazı yazmaya uygun bantlar, rulolar elde edilmiştir.
Kağıt olarak kullanımı, daha önceki yazı malzemelerini gölgede bırakmış ve papirüs yazısını yaygın hale getirmiştir.
M.S. 4. yüzyılda parşömenin yaygılaşmasına kadar tüm Akdeniz ülkelerini temel yazı malzemesi olmuştur.
Papyros:Yazı gereci olarak kullanılan papyros (biblos) M.Ö. III binden itibaren Eski Mısır’da Nil vadisinde yetiştirilen ve cyperus papyrus isimli bitkiden yapılırdı. Bu bitki, 2,5 - 3 metre boyunda otsu bir bataklık bitkisidir.
Yazı gereci olarak kullanılmak üzere işlenmeden önce, saplarındaki özden yiyecek ve mum fitili yapılır, kökleri ise yakacak olarak kullanılırdı. Gövde kısmından kalafat ipi, yelkenli ipi, püsküllü olan baş kısmından ise, tapınaklar için çelenkler hazırlanırdı. Papyroslar İskenderiye’de Ptolemaios Krallığına bağlı köleler tarafından üretilerek satışı yapılıyordu. Papyros ticareti yapan tüccara chartopolae, chartopsatae, chartarius denmekteydi.
Mısır ile yapılan bu ticaret zor olduğu için papyros fiyatları da yüksekti. Eski Yunan papyrosları M.Ö. IV. yüzyıl – M.S. VII. yüzyılları arasına tarihlenir. M.Ö. V. yüzyılda. Eski Mısır’dan Yunanistan’a ve oradan da Romalılara geçerek M.S. 1. yüzyıla kadar en önemli yazı gereci olarak kullanılmıştır.
Bu bitkiden yazı gereci üretmek için, bitkilerin sapları 47 cm. boyunda parçalara ayrılmakta, dokusu bıçakla levha levha kaldırılıp, çekiçle düzleştirilmekteydi. Elde edilen bu şeritler, lifler birinde düşey, diğerinde yatay gelecek şekilde ve 90 ° açı ile iki tabaka halinde üst üste konarak, tabakalar Nil Nehri’nin suyunda çekiçle dövülerek birleştirilirdi. Oluşturulan tabakalar güneşte kurutulur ve fildişi ya da deniz kabuğu ile tamamen düzleştirilerek temizlenirdi. Böylece khartes ya da charta denilen yazı gereci elde edilmiş olurdu. Papyrosun üzerine yazı, antik Yunan’da kalamos denilen kamıştan yapılmış kalemle yazılırdı. Körleşen ucu bir çakı veya sünger taşıyla sivriltilirdi. =Antik Roma’da Calamus, Canna)
Yazı papyros üzerinden silinmek istendiğinde henüz yaşken spongia ismi verilen sünger ile silinirdi.
Rulo yapraklar sicilia denilen bir makasla eşitlenmekteydi. Arkasından sünger taşı ile parlatılıyordu. (purgare)
Papyros yaprakları (kollema, paginae, scida) tek tek ya da rulo (tomus) hazırlamak üzere yapışkanlı macun kullanılarak yan yana yapıştırılırdı. Yapıştırma işlemine kollan, diakollan, glutinare, adglutinare, conglutinare gibi değişik isimler verilmekteydi. Ruloları glutinator ismi verilen ciltçiler yapıştırırlardı. Genellikle yirmişerlik rulolar oluşturulmaktaydı. Yirmi yapraklı bir papyros rulosu orta boy bir cilt sayılmaktaydı ve buna scapus denirdi. Rulonun ilk yaprağı protokollan, son yaprağı ise eskhatokollondur.
Romalılar rulonun ilk sayfasına, üretilen papyros rulosunun kontrolünü yapan kişinin adını, üretim tarihini ve yerini yazarlardı. Papyros yaprağında liflerin yatay geldiği ve yazı yazmakta tercih edilen ön yüze recto liflerin dikey geldiği arka yüze ise verso denirdi. Yazı buraya sütunlar (selis) halinde yazılmaktaydı. Papyros yaprağının arka yüzüne (verso) yüzüne bazen özel nitelikteki belgeler veya edebî metinler yazılırdı. O zaman bu papyrosa opisthographos denirdi. Satırlar (lignes) sütunlara göre düzenlenmekteydi. Rulonun her yaprağında (kollema) ise genellikle bir sütun yer almaktaydı. Bir papyros rulosu genellikle 6 - 7 metre uzunluğundadır ve sarılmış silindir şekilli rulonun çapı 5-6 cm., eni ise 30 cm. kadardır. Renkleri açık sarı tonlardan çikolata rengine kadar değişirdi. Papyros çeşitleri birbirlerinden boyutları bakımından ayrılmaktaydı. Bunların içinde en değerlisi charta hieratica idi. Ancak bunun ismi daha sonra charta augusta olarak değiştirilmiştir. Charta livia denen çeşidi ise daha geniş ve daha daha sonra inceltilerek charta fanniana olarak isimlendirilen çeşidi üretilmiştir. Değersiz kırpıntılardan üretilen papyros ise charta saitica idi ve daha ucuzdu. Charta taeneotica denen bir başka çeşidi, bitkinin kalın liflerinden yapılmakta ve ağırlığına göre satılmaktaydı.
Diğer bir çeşit olan charta emporetica ise boyutları farklı altı çeşit kağıdın yanı sıra, paket kağıdı olarak da kullanılmıştır. Rulolar daha iyi korunabilmeleri amacıyla, papyros yaprağı bir ucundan, umbilicus ya da omphalos denilen silindir şeklinde bir sopaya yapıştırılmakta ve buna sarılarak rulo yapılıyordu. Bu sopa genellikle ahşap ya da kemiktendi. Rulo yapılırken bitki liflerinin yatay geldiği yüz, yani reclo içerde kalacak şekilde sarılırdı. Böylece oluşan ruloya Yunanlar biblion ya da kylindros, Romalılar ise volumen demişlerdir. Umbilicus, kitabın gerek okunurken gerekse okunduktan sonra rulonun sarılmasına yaramaktaydı. Bir papyros rulosu okunurken, okunan kısım sol elde sarılır, okunacak kısım ise sağ elde tutularak açılırdı. Rulo okunduktan sonra tekrar başa sarılmalıydı. Bu nedenle de umbilicusa sarılan rulonun ilk ve son sayfası daha çok yıprandığından, bu kısma ayrıca çift levha konurdu. Roma İmparatorluk döneminde hem ilk, hem de son yaprak umbilicusa tutturulmuştur.
Papyros bu sopaya umbilicusun uçlarında, cildin yapraklarının korunması için boynuz ya da düğme şeklinde cornua veya akrompholia denilen çıkıntılı süsler yer almaktaydı. Bu süsler bazen boyalı ve süslü, bazen de yaldızlıydı. Bir ruloya sığmayan büyük bir eseri oluşturan rulolar ise demetler halinde (desmai, fasces) bir araya bağlanmışlardır. Oluşturulan bu demete de Yunanca soma, somation, syntagma ve syntaksis, latince corpus, corpusculum denmiştir.
Bir papyros rulosunda, metnin içeriğinin yazıldığı, rulonun üzerine bir çıkıntı halinde tutturulan etikete eski Yunanlar sillybos, Romalılar ise titulus ya da index demişlerdi. Parşömenden yapılan bu kısım genellikle rulonun dışına asılıyordu. Bu etiketlerde, papyrus x yazılırdı. X harfi; yazılı eserin ismi, papyros rulosunun sahibi veya rulonun bulunduğu yerin ismini belirlerdi. Bu etiketler renkli olabilirdi. Rulolar deriden yapılmış diptherai veya sitlybai denilen kılıflara konmaktaydı.
Bazen de rulo sadece bir papyros yaprağına sarılarak korunur, ya da teukhos, çapsa, capsula, veya scrinium denilen kutulara konurdu.
Rulolar çoğunlukla Yunanca khartophylakion veya bibliotheke olarak isimlendirilen yerlerde korunurlardı, (bkz. Bibliotheke)
Papyrosun rulo şekli M.S. III. yüzyıla kadar sürmüştür. Papyros kitaplar (codex), daha iyi korunabilmeleri amacıyla ciltlenmekteydi.
Papyrostan oluşmuş kitabın arka yüzüne ise inversa charta ismi verilmekteydi. Alt ve üst kenarlarına (frontes) parşömen şeritler yapıştırılıp üst üste konarak, hepsi birlikte deliniyor ve bu delikten parşömen bant şeklindeki ip geçiriliyordu. Cilt açılmasın diye telamones ton biblidion ya da lora olarak isimlendirilen kayışlar ile bağlanır ve iplerle tutturulan kitap deriden bir kutuya konurdu.
Papyros rulosunun hassas kenarlarının okuyucunun giysisine sürtünerek yıpranmasını önlemek için okurken manuale ismi verilen rulo kutusu kullanılmaktaydı. Metnin kenarlarında ya da satır aralarında skholion ismi verilen açıklamalar yer alırdı. Papyrosun antik çağda kullanım alanı oldukça genişti. Taslak ya da temiz kopya olarak bütün edebi eserlerin, özel ve resmî mektupların, çeşitli amaçlar için kullanılan her türlü evrağın ve dilekçelerin, faturaların, alım-satımlar ile ilgili evrakların, kira ve evlilik sözleşmelerinin, vasiyetnamelerin, doğum ve ölüm ile ilgili evrakların yazılmalarında kullanılmıştır. Edebi papyrosda yer alan satır sayımı işaretlerine stikhometron denmekteydi. Bu işaretler, yazılan satırlar sayıldıktan sonra, sayfanın kenarına her 100 satırda bir konulan rakamlardı. Eserin sonuna ise toplam satır sayısı yazılıyordu. Bunun amacı, yazıcıya ne kadar ücret ödeneceğinin belirlenmesi içindi.