Penelope veya Penelopeia nedir?
Penelope: Homeros destanlarında adı Penelopeia diye geçen İkarios'un kızı, Odysseus'un karısı.
Penelope Yunan mythos'unun en ünlü kişilerindendir. Eşinden ayrı kaldığı yirmi, otuz yıl sürece başka kocaya varmamak için ayak diremesi, Odysseus'a sadık kalması onu evlilikte vefa ve sevginin simgesi haline sokmuştur. Onun adı kadar, yıllar yılı gündüz dokuyup gece söktüğü bez de dillere destan olmuştur. Odysseus Tyndareos'un kızı Helene'ye talip olacakken, ondan vazgeçer ve akrabası penelope ile evlenir. Bu mutlu çiftin Telemakhos diye bir çocukları olur, ama Telemakhos daha kundakta bebekken babası Troya savaşına gitmek zorunda kalır. Penelopeia'nın çilesi o zaman başlar. Bunu kaynanası Antikleia'nın ağzından duyarız;
Karın büyük bir sabırla bekler seni evinde,
Gündüzleri ağlaya ağlaya tüketir kendini,
bir geceleler geçirir ki düşman başına...
Odysseia destanı başladığı sırada İthake sarayının Penelope'ye taliplerle dolduğunu görürüz, adanın, komşu ülkelerin ileri gelenleri hep kocasız kalan güzel kadını almak isterler, daha doğrusu Odysseus'un mal mülk dolu, sürüleriyle zengin krallığını ele geçirmektir amaçları. Üstelik de saray sahipsiz kaldığı, Laertes ihtiyarladığından ötürü, Telemakhos da çocuk olduğundan karşı koyamadıkları için talipler saraya yerleşmişler, Odysseus'un nesi var, nesi yoksa hepsini sömürüp tüketmektedirler. Telemakhos'la aralarında bir tartışmadır gider, Penelopeia'nın bu kadar yıl sonra bir koca seçmesini ister talipler, bunun gerçekleşmesi için de babasına çeyiziyle birlikte geri verilmesini, babasının da uygun göreceği bir kocayı kızına seçmesini. Telemakhos anasını korur, evinden etmek istemez. O bir yandan talipleri oyaladığı gibi, Penelopeia da ikide bir taliplerin karşısına çıkar, tatlı umutlarla onları aldatır. İthake sarayına dilenci kılığında gelen Odysseus'a Penelope şöyle anlatır bu işi:
Tanrı bir bez dokumayı kodu aklıma ilkin,
kocaman bir tezgâh kurmuştum odamda,
arşın arşın bez dokuyordum habire,
taliplere de şöyle laf ediyordum arada bir:
"Delikanlılar, madem tanrısal Odysseus öldü,
çaresiz varacağım içinizden birine,
ama ne olur, bekleyin bir parça daha,
bitsin bu dokuma, boşa gitmesin bunca iplik,
bir kefen dokuyorum yiğit Laertes'e,
gün gelirde, ölüm onu yere sererse upuzun,
Akhalı kadınlar ne der sonra bana".
Böyle derdim, kanardı bu sözlere taşkın yürekleri.
Oysa ben, gündüzleri dokuduğum koca bezi
bir çerağ önünde sökerdim geceleri.
Kandırdım onları işte böyle tam üç yıl,
ama dördüncü yıl başlayıp çatınca ilkyaz,
bir hizmetçi, saygısız bir köpek,
duyurur onlara bunu,
geldiler yakaladılar beni, bağırdılar, çağırdılar.
Penelope Odysseus kadar kurnaz ve düzenbazdır. Son çare olarak talipleri bir yarışma ya sokmak gelir aklına. Odysseus'un büyük yayını getirtecek, onu gerip ok atmayı kim başarırsa ona varacağı kararını Odysseus'a bildirir. Böylece Odysseia'nın son sahnesine, yani taliplerin öldürülmesine yol açan çareyi düşünmüş olur. Odysseus taliplerden öç aldıktan sonra kendini Penelope'ye tanıtmakta epey güçlük çeker. Bu adamın kocası Odysseus olduğuna bir türlü inanmaz ve onu habire denemeye koyulur. O kadar ki Telemakhos bile anasının tutumuna şu sözlerle içerler:
Ana, kötü ana, yüreği taştan ana!
Ne diye böyle uzak durursun babamdan,
ne diye yanına oturup konuşmaz, sorular sormazsın ki?
Kim dayanır senden başka,
hangi kadının yüreği baba toprağına dönen
kocasından böyle uzak durmaya,
sürüne dilene yirmi yıl sonra dönen kocasından?
Oldum olası taştan katıdır bilirim yüreğin senin.
Oysa bu sözler, Odysseus'un çok hoşuna gider, karısının ne kadar şüpheci ve akıllı olduğunu anlar. Kavuşmaları da o oranda tatlı olur.