Polyphemos nedir?
Polyphemos: Polyphemos, Odysseia'da anlatılan eşsiz ve çok ünlü bir peri masalının kahramanıdır.
Kyklops Polyphemos, deniz tanrı Poseidon'un oğlu olarak gösterilir, tanrının Odysseus'a karşı dinmez bir hınç, amansız bir kin beslemesi de bu oğlunun tek gözünü kör ettiğinden dolayıdır (Odysseus). Odysseia'da bütün bir bölümü kaplayan (Böl. IX) bu masal ancak romanlarda rastlanabilecek tabiat tasvirleriyle başlar: Tepegöz'ün adası, mağarası, ağılları tadına doyulmaz bir anlatımla canlanır gözümüzde. Odysseus birkaç arkadaşıyla mağaraya girmiş, Tepegöz'ü beklemektedir, dev adam akşam olup da sürüleriyle dönünce Odysseus kendisini ona gemisi batmış bir yolcu olarak tanıtır ve konukseverliğine sığınarak yalvarır. Sonra da şöyle anlatır Odysseus:
Böyle dedim, hiç karşılık vermedi bu katı yürek,
ellerini açıp atıldı arkadaşlarımın üzerine,
yakaladı ikisini, çarptı kafalarını yere enikler gibi,
ossaat beyinleri fışkırdi, ıslattı dört bir yanı,
ayırdı onları parça parça, hazırladı yemeğini,
dağda büyümüş bir aslan gibi, hepsini yedi, bitirdi,
ne bağırsak kodu, ne et kodu, ne de ilikli kemik.
Odysseus tanrı ve insan yasalarına saygısı olmayan bu azman yaratığa karşı başka türlü davranmak gerektiğini hemen anlar ve bir düzen kurmaya koyulur. Çıkıp kaçmak olanaksızdır, çünkü Tepegöz mağaranın ağzını yerinden oynatılmayacak kadar ağır bir kayayla örtmüştür. Odysseus başka bir çare düşünür: Ertesi sabah Polyphemos sürüleriyle yaylaya çıktıktan sonra, orada bulunan bir uzun sopayı alır, ucunu sivriltir ve ateşe koyup kızdırır. Akşam dev gene gelir ve akşam yemeğini hazırlamak üzere Odysseus'un iki arkadaşını daha alır. Bu korkunç yemeğini hazırlarken Odysseus'a adını sorar, kurnaz yiğit şöyle cevap verir (Od. IX, 366):
Benim adım Kimse, beni böyle çağırır
anam, babam ve bütün arkadaşlarım.
O sırada yanına almış olduğu şarap tulumundan sunar Tepegöz'e, dev kana kana içer, siyah şarabı çok beğenir ve bu armağana karşılık şöyle der Odysseus'a:
Tekmil arkadaşlarından sonra yiyeceğim Kimse'yi, hepsini yiyip bitireceğim, sonra onu, bu da konukluk armağanım olacak sana.
Ama şarap etkisini yapmaktadır: Tepegöz sırt üstü devrilip sızar, o sırada Odysseus arkadaşlarıyla birlikte kazığı ateşten çıkarırlar ve yattığı yerde geğire geğire kusan, ağzından insan etleri ve şarap dökülen sızmış devin tek gözüne batırırlar. Manzarayı şöyle anlatır Homeros (Od. IX, 389 vd.):
Cızırdayıp tütüyordu göz kapakları
ve Kirpikleri köklerine dek çatır çatır yanan gözbebeğinin içinde...
Bir canavar gibi uludu, yankılandı koca kayalar,
girecek delik aradık korkudan hepimiz.
Çekti çıkardı gözünden kana bulanmış kazığı,
çıldırmış elleriyle fırlattı, attı uzağa, başladı
haykıra haykıra komşusu Tepegözü çağırmaya.
Ne var ki onlar dışardan ne olduğunu solunca, "Kimse"nin kendisine işkence yaptığını söyler, devler de arkadaşlarının çıldırdığına inanıp uzaklaşırlar. Ama Odysseus'un düzeni bununla bitmez: Tepegöz'ün sabah mağaradan çıkma yolunu bulacağını ve elleriyle ortalığı yoklayarak Odysseus'la arkadaşlarını bulup kıstıracağını bilir, onun için arkadaşlarından kalanları besili koçların altına bağlar, kendisi de en güzel koçu seçer, karnının altına dolgun yapağısına tutunarak asılır, böylece sabah Tepegöz sürülerini mağaradan çıkarınca,sırtlarını yokladığı halde Odysseus'la arkadaşları kurtulur. Koşa koşa gemilerine gidip binerler ve denize açılırken şöyle seslenir Odysseus yamyam Polyphemos'a (Od. IX, 502 vd):
Ölümlü insanlardan biri,
Tepegöz sorarsa sana,
nasıl oldu da böyle kör oldu gözün,
dersin ki, Odysseus kör etti beni,
kentler yıkan, yurdu İthake'de olan
Odysseus Laertes'in oğlu.
Polyphemos kudurmuş gibidir, arkalarından koca kayalar fırlatır denize, ama bununla da kalmaz, babası Poseidon'a yakarır Odysseus'tan öcünü alsın diye. Ve deniz tanrı onu dinler, dileğini yerine getirmektir derdi günü, o günden sonra da rahat yoktur artık denizlerde çilekeş kahraman için, yoldaşlarının hepsini yitirecek, yaban ellerde dilenecek de ancak ondan sonra tek başına varabilecektir yurduna.