Pompeiopolis Antik Kenti Kastamonu

Pompeiopolis Antik Kenti Kastamonu

M.Ö. 64 yılında Romalı General Pompeius Magnus Pompeiopolis’i Roma imparatorluğunun kuzey Anadolu’daki romanizasyonun üs bölgesi olarak daha önceki bir yerleşimin üzerine ve çevre köylerin nüfusunun da birleştirmesiyle görkemli bir kent olarak kurdu. Ve bu yeni şehrin ismi de kurucusuna ithafen “Pompeiopolis” oldu.

POMPEİOPOLİS’İN KURULUŞU

M.Ö. 66 yılında sınırsız yetkilerle donatılmış Romalı General Pompeus Magnus, Anadolu’ya geçerek daha önceden General Lucullus tarafından parçalanan Mithradetes ordularının takibine koyulmuş ve ondan geriye kalan kale kentleri yok etmek için uğraşmıştır. M.Ö. 63 yılında Mithradates’in ölümüyle biten savaşlardan sonra, Pompeius bölgeyi Roma idaresi altında yeniden düzenlemiştir. Bu yeni düzenleme temelde sivil idareyi yerel yöneticilere bırakıp, askeri idareyi Roma’nın alması üzerindeydi. Pontus Bölgesinde bu yeni düzenlemelere uygun olarak 11 şehir meydana getirdi. Bu kentler Amasrist (Amasra), Sinope (Sinop), Amisos (Samsun), Pompeiopolis (Taşköprü), Neapolis/Neoclaudiopolis (Vezirköprü), Magnapolis, Diospolis/Neocaesarea (Niksar), Nikopolis, Zela (Zile), Megalapolis/Sebasteia (Sivas), ve Amaseia ya da Abonuteichos/Ionopolis oldukları düşünülmektedir.

Pompeiopolis (Kastamonu/Taşköprü) General Pompeius’un bu yeni düzenlemeleri çerçevesinde tamamen bir Roma kenti karakteriyle kurduğu ve tarih sayfalarında yerini alan bir kenttir. Bu şekilde düzenlenmeden önce daha eski bir yerleşimin varlığına ilişkin arkeolojik materyal olarak bilgi sahibi olunmasa da yazılı kaynaklar bu varlığı bize işaret etmektedir.
 

Yeni düzenlenen bölge içerisinde günümüz Gangra (Çankırı) başkent olurken, Pompeiopolis (Taşköprü) birlik meclisinin de toplandığı manevi başkent konumundaydı. Pompeiopolis, bu kuruluşunun ardından hızlı bir şekilde yükselişe geçti. Bu hızlı ilerleme kentin kuruluşundan kısa bir süre sonra bastığı otonom sikkelerde kendini göstermektedir.

Kent en güçlü zamanını Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un damadı olan Klaudius Severus döneminde yaşamaya başladı. Bu yöneticiyle birlikte Pompeiopolis başkent konumuna yükseldi. Kent Paphlagonia Bölgesi içerisinde “Metropolis Sebaste” yani Paphlagonia’nın ana şehri ve kutsal şehri konumunda anılmaya başlar.

M.S. 150–300 yılları arasında başkentliği sürdüren kentin M.S. 325’ler itibariyle piskoposluk olarak temsil etmesi bölgede Hıristiyanlığın yayılmaya başladığını göstermektedir. M.S 536–553 yıllarında başpiskoposluğa yükselen kent M:s 13. yy’a kadar piskoposluk listelerinde varolmaya devam etti.

M.S 7. yy’da başlayan Arap ve Sasani akınlarının kente büyük zarar verdiği bilinmektedir. Normalde Pompeiopolis kentinde herhangi bir tahkimat duvarı olmadığı için, kent sakinleri hemen yakınlarda günümüz için Kızlar Kalesi olarak adlandırılan kaleyi inşa eder ve buraya taşınırlar. Bizans Döneminden Türk İslam Çağlarının başlangıcına kadar kent hakkındaki yerleşim süreci konusunda bilgilerimiz aynı zamanda kısıtlanmaktadır da.
1084 yılında tüm bölgeyle birlikte Taşköprü’de Emir Karatigin Bey tarafından ele geçirilir. Ancak Bizans ve çeşitli Türk Devletleri arasında el değiştiren Taşköprü 1211–1212 yıllarında Çobanoğlu Emir Hüsameddin Bey tarafından kati olarak bölgeyle birlikte Türklerin idaresi altına geçer.

Bu dönemde günümüz Taşköprü’sünün Türk İskâncılar tarafından yerleşime açıldığı düşünülebilir. Zımbıllı Tepesi dediğimiz antik Pompeiopolis kenti ise bu tarihte artık tamamen terk edilmiştir.

Daha sonra Kastamonu merkezli Çobanoğulları Beyliği adında bir beylik kuran Emir Hüsameddin Bey zamanında; Bizans Döneminde nüfusu azalan bölgeye yoğun bir şekilde Türk İskancıların geldiği görülür. Bu durum Taşköprü’ye bağlı köy isimlerinden de görülebilmektedir. Türk Boy isimleri taşıyan ve muhtemele yaklasık 800 yıldır günümüze değişmeden gelen isimler arasında Avşar, İreğür, Çavundur, Çetmi, Kayı gibi isimler sayılabilir.
Çobaoğulları Beyliği sonrasında 1300’lü yılların başında Candaroğulları Beyliği idaresine geçen kent 1460 yılında kadar bu beyliğin idaresinde kalmış, daha sonra ise tüm bölgeyle birlikte Osmanlı Devletinin yönetimi altına girmiştir.

POMPEİOPOLİS’TE GÜNÜMÜZE KADAR YAPILAN ÇALIŞMALAR
Zımbıllı Tepesi olarak da adlandırılan antik Pompeiopolis kentinin kalıntılarının gün yüzüne çıkması için kısmi de olsa kimi çalışmalar çeşitli tarihlerde yapılmıştır. Bu çalışmaların başlıcaları Kastamonu Arkeoloji Müzesi tarafından 1983 ve 1994 yıllarında yapılan kurtarma kazıları sayılabilir.

1983 yılında yapılan kurtarma kazısı alan 1. derecede sit alanı içerisine kurulmuş olan pancar deposu ve kantarlarının antik şehre verdiği zararın giderilmesi için olmuştur. Yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılan mekânların neredeyse tümünün mozaikli alanlarla kaplı olduğu görülmüştür. Bu mozaikler içerisinde birçoğu ünik motiflere sahip çalışmalar görülmüştür. Bunlardan biri “Burçlar Mozaiği” olarak adlandırılırken, bir diğeri de muhtemel Gökırmak’ı sembolize eden “Nereid ve Okeanos’un” sahnesidir. Önemli bir mozaikte ise Grekçe Alfabe ile “ EİSELTE EFAGATO-έίσέλτέ έπάγάτω” yani “İYİLİK İÇİN İYİLİKLE GİR” ifadesi bulunmaktadır.

Kazılar sırasında çıkan mozaikler Kastamonu Arkeoloji Müzesine taşınmıştır. Yapılan kısa kazı sırasında bulunan mozaiklerle birlikte çıkan diğer arkeolojik eserler bize bu antik kentin ne kadar önemli, zengin ve büyük olduğunu göstermesi açısından oldukça dikkat çekmektedir.

1994 yılı kazıları ise antik kentin başka bir kesiminde sürdürülmüş, burada da özellikle Geç Roma ve Erken Bizans olarak adlandırılan dönemde Pompeiopolis’in önemini hala koruduğunu göstermesi açısından önem arz etmektedir.

Bunların dışında Taşköprü Belediyesi ilçenin çeşitli yerlerine dağılmış antik kente ait birçok yapı malzemesi, heykel, büyük kaplar gibi arkeolojik parçaları Zımbıllı Tepesi eteklerine kurmuş olduğu mini park içerisinde koruma altına almış ve sergiye açmıştır


Benzer Haberler & Reklamlar