Göbeklitepe’de henüz iyi korunmuş DNA örnekleri bulunamadığı için halihazırda bu tarihi yapının hangi millete ya da uygarlığa ait olduğunu söylemenin mümkün olmadığını belirten Prof. Özdoğan, "Burada yaşayan medeniyetin kullandığı dil üzerine herhangi bir bilgi bulunmadığını" da hatırlattı.
"Çin’de 2018 Türkiye Turizm Yılı" çerçevesinde Türkiye'nin Pekin Büyükelçiliğinin ev sahipliğinde Pekin’deki Vangfucing Peninsula Otel’de Göbeklitepe ile ilgili seminer düzenlendi.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, seminerde Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Teşkilatının (UNESCO) "Dünya Mirası Geçici Listesi"ne alınan ve dünyanın en eski tapınak merkezi kabul edilen Göbeklitepe ve kazılarda çıkan eserlerle ilgili çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen de Göbeklitepe'nin güzelliğinin ve gizeminin dünyanın birçok yerine yayıldığını bildirdi.Abdülkadir Emin Önen, "Göbeklitepe’yi insanlık medeniyeti için bu kadar önemli yapan şey, tarihin en eski tapınağı olması ve 12 bin yıl öncesine dayanmasıdır. Göbeklitepe, Taş Devri'nden 6500 yıl, en eski Mısır piramidinden de 7 bin yıl daha eskidir." dedi.
Önen, Göbeklitepe’nin gün yüzüne çıkarılmasının ardından Şanlıurfa'da bu tarihi yapıyı korumak için yeni bir müze inşa edileceğini bildirdi.
- "Göbeklitepe insanlığın ortak kültürüdür"
Özdoğan, seminerin ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada Göbeklitepe'nin dünya için çok önemli bir yer olduğuna dikkati çekti.
Burada yaşayan medeniyetin kullandığı dil üzerine herhangi bir bilgi bulunmadığını anımsatan Özdoğan, Göbeklitepe’de keşfedilen yapılar üzerinde DNA tespit çalışmaları yapıldığını ancak iyi korunmuş DNA örneklerinin henüz bulunamadığını, halihazırda bu tarihi yapının hangi millete ya da uygarlığa ait olduğunu söylemenin mümkün olmadığını belirtti. Özdoğan, “Göbeklitepe insanlığın ortak kültürüdür.” ifadesini kullandı.
Özdoğan, Çin ile Türkiye arasında arkeolojik alanda ortak çalışmalar yapılması durumda iki tarafta keşfedilen tarihi eserler ve arkeolojik modellerin karşılaştırılabileceğini ve bu sayede elde edilen benzerlik ve birikimlerin günümüz çalışmalarına da ışık tutacağına işaret etti.
Seminere Büyükelçi Önen'in yanı sıra çok sayıda Çinli akademisyen, iş dünyası ve turizm şirketlerinin temsilcileri ile Çin'de yaşayan Türkler katıldı.
Fuat Kabakçı - AA