İtalya Kültür Bakanlığı Naxos Arkeolojik Park Müdürlüğünce Antik Kültürlerle İletişim Ödülü'nü (Cumunicare I'Antico) alan Troya Antik Kenti Arkeoloji Kazı Başkanı Prof. Dr. Aslan, ödül töreni sonrası duygularını böyle ifade etti.
İtalya Kültür Bakanlığı Naxos Arkeolojik Park Müdürlüğünce Antik Kültürlerle İletişim Ödülü'nü (Cumunicare I'Antico) ödülü Sicilya'nın Taormina kentinde 3 Eylül'de düzenlenen törenle ünlü Türk arkeoloğuna verildi.
Ödülünü alan Prof. Dr. Aslan, AA muhabirine, arkeoloji ve kültür turizminde önemli bir ülke olan İtalya'nın, Türkiye'deki çalışmaları yakından izlediğini ifade etti.
Bu ödülün, Türkiye'deki arkeolojik çalışmaların ve kültür tarihinin, İtalya gibi dünyanın her yerinden turist alan bir ülkede kabul görmesi ve tanıtılması açısından çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Aslan, şöyle devam etti:
"İtalya'daki güzel bir tören oldu. Arkeoloji camiası oradaydı. Kültür ve Turizm Bakanlığının Troya Müzesi'ni çok yakından izliyorlar, aldığı ödülleri biliyorlar. Bu bana verilen bir ödül değil, burada yapılan bütün çalışmalara verilen bir ödül. Yaptığımız yayınların, çalışmaların uluslararası camiada kabul görmesi açısından önem taşıyor.
Türkiye, kültürde süper güç. Bu süper gücün önemli burçlarından biri Troya ve Troya da dünyanın en önemli antik kentlerinden biri. Bütün dünyanın gözü burada. Yapılan çalışmalar, Troya Müzesi'ndeki sergilemeler, buraya odaklanmış durumda. Biz de bunun bilinci ve sorumluluğuyla çalışmalarımızı yapıyoruz. Ben çok mutlu oldum. Hem yayınlarımız hem kazı çalışmalarımız bunun müzeyle olan ilişkisi, bunun uluslararası arkeoloji camiasında kabul görmesi beni çok mutlu etti."
,Prof. Dr. Aslan, 1988'de İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü 1. sınıf öğrencisiyken Troya Antik Kenti'ne geldiğini belirtti.
O dönem kazı ekibiyle çalıştığını dile getiren Aslan, şunları kaydetti:
"Manfred Osman Korfmann, yeni dönem kazılarına başlamıştı. Öğrenci olarak geldim, yüksek lisans ve doktorada beraber çalıştık. 35 yılım burada geçti. Hayatımızı arkeolojik kariyer anlamında buraya adadık. Bu topraklara, buraya, bu kültüre borcumuz var. Bu borcu ödemenin yolu bana göre buranın değer ve önemini artırmak. Benim Korfmann hocadan gördüklerim daha sonra benim yapmak istediğim de hep buranın önem ve değerini korumaktı. Bu sorumlulukla çalışıyoruz. Buranın bir parçası olduk uzun yıllar çalışınca. Taşının, toprağının, kerpicin bir bölümü gibi oluyorsunuz. Güzel ama zor bir duygu çünkü o sorumluluk sizi yalnız bırakmıyor."