Prof. Dr. Ahmet Taşağıl’ın sunduğu Tarih Sohbetleri’nin aralık ayı programı 27 Aralık akşamı Zeytinburnu Kültür Sanat’ta gerçekleşti. Tarih Sohbetleri’nin bu ayki konuğu Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu oldu. Programda Osmanlıdan Cumhuriyet’e kadar gelen süreçte hukuk alanındaki gelişmeler anlatıldı.
ESKİ TÜRK VE İSLAM DEVLETLERİ GELENEĞİNİN BİR DEVAMI
Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu, konuşmasının başında Cumhuriyet’ten önce Osmanlı hukuk sistemi hakkında şu bilgileri verdi: “Hiç kuşkusuz tabi Türk tarihinde, Osmanlı asırlarında da uygulanan aslında kanunlar veya hukuk dediğimiz olgu, eski Türk ve İslam devletleri geleneğinin bir devamı. Bunu özellikle tespit etmek lazım. Tabii ki Osmanlı altı asırdaki uygulamaları birçok yeni uygulama alanları ve yenilikler getirdi. Onun için Osmanlı hukuku, yani Türklerin İslam’a girişinden sonra özellikle İslam hukukunun da Osmanlı hukukunda çok önemli bir yeri olduğunu özellikle ve büyük bir uygulama alanı bulduğunu söylemek lazım. Belki ikiye ayırabiliriz Osmanlı hukukunu, kaba tasnifle. Bunlardan bir tanesi tabi İslam hukuku uygulamaları ki işte dört tane önemli kaynağı var biliyorsunuz; Kur’an, sünnet, icma ve kıyas denilen bu kaynaklar dışında önemli kaynaklardan beslenen hukuk sistemi. Ama özellikle Türklerin Orta Asya’dan getirdiği örf denilen ya da töre diye bahsettiğimiz gelenek görenekle oluşan ya da Osmanlı padişahlarının zamanı içinde özellikle kanunnamelerle, fermanlarla, yasaknamelerle koyduğu bir de işte tabi söylediğimiz örf denilen, örfi hukuk denilen bir hukuk sisteminin Osmanlıda cari olduğunu görüyoruz.”
MEDENİ KANUNLA ÇOKLU HUKUK UYGULAMASI SON BULDU
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Lozan’daki bazı maddeler sebebiyle devam eden çoklu hukuk uygulaması problemine Beyoğlu şu sözlerle dikkat çekti: “Lozan’da önemli bir problem var biliyorsunuz. Lozan tabi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu antlaşması ama orada 37. ve 45. maddeler arası azınlıkların hukukunu düzenliyor, haklarını düzenliyor Türkiye’de. 41. maddesi ise azınlıkların eski kazanımlarını korumak, özellikle yargısal, yargı alanında, adli alanda kazanımların bir kısmını koruma düşüncesi var. Cemaat mahkemelerinin devamı…” Daha sonraki süreçte bu çoklu hukukun son bulmasıyla alakalı ise; “En basit, en anlaşılır, en kolay diye bir heyet, Mahmut Esat Bozkurt’un başkanlığında bir heyet, İsviçre Medeni Kanunu’nu çevirdi ve Türkiye’de 17 Şubat 1926’da uygulamaya koydu. Bunun cemaat mahkemeleri açısından veya gayrimüslimler açısından önemi ne? O 41. maddeye göre kendi mahkemelerini, medeni hukuk alanında, özel hukuk alanındaki kendi mahkemelerini oluşturacaklardı. Onlar da medeni hukuk ortaya konduktan ve uygulanmaya konduktan sonra kendi arzularıyla Türk medeni kanununa tabi olacaklarını beyan ettiler. Böylece Lozan’daki 41. maddeyle farklı hukuk uygulaması, çoklu hukuk uygulaması sona ermiş oldu.”
Programın devamında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki hukuk reformları ve bunların önemi konuşuldu. Söyleşi, izleyicilerden gelen soruların cevaplanması ile son buldu.
PROF. DR. SÜLEYMAN BEYOĞLU KİMDİR?
Çankırı’nın Kızılıbrık Köyü’nde doğdu. İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nden 1984’te mezun oldu. İÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Doktora programını tamamladı. Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde asistan oldu. Aynı üniversitenin Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı’nda yardımcı doçentlik kadrosuna atandı. 1996’da MÜ Türkiye Cumhuriyeti Anabilim Dalı’nda doçentlik unvanını aldı. 1997-2000 yılları arasında Sosyoloji Bölüm başkanlığı yaptı. 2002 yılında Türkiye Cumhuriyeti Anabilim Dalı’nda profesörlük kadrosuna atandı. 2001-2002 yıllarında dekan yardımcılığı görevinde bulundu. Beyoğlu, Osmanlı Yakınçağ Tarihi, Milli Mücadele, Cumhuriyet Tarihi ve Kültür Tarihi alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.