Macquarie Üniversitesi Tarih Müzesi müdürü Mısırbilimci, arkeolog ve filolog Martin Bommas, "Eski Mısırlıların ölüm kültü yoktu ve sonuç olarak bir ölüm tanrısına tapmıyorlardı" dedi.
Antik Mısır'da ölüm tanrısı kimdi diye sorulduğunda akla ilk gelen tanrılar Osiris, Anubis, Horus, Hathor ve Isis oluyor. Antik Mısır inançlarında göre bu tanrılar ölümle alakalıydı. Ancak Mısırbilimcilere göre eski Mısır dini inançları dikkatli incelendiğinde bunların hiçbiri ölüm tarısı olarak tapınım görmedi.
Heidelberg Üniversitesi’nde Osiris ritüel metinleri ile ilgili bir projeyi yöneten Andrea Kucharek, Osiris’e “ölüm tanrısı” demenin hata olacağını belirtiyor. “Osiris, ölüm getirmez veya ölüme neden olmaz, ancak ölülerin hükümdarıdır. Aslında, aynı zamanda bitkilerin, hayvanların ve insanların doğurganlığını sağlayan bir yaşam tanrısıdır.”
Eski Mısırlılar Osiris’i özel bir tanrı olarak gördüler; o “öldükten” sonra, hayatı ritüel olarak yeniden canlandırıldı.
Oxford Üniversitesi’nden emekli Mısırbilim profesörü Mark Smith, “Osiris, kendisi öldüğü ve kendisi için yapılan ritüeller sayesinde yeni bir şekli değiştirilmiş halde hayata döndürüldüğü için Mısır tanrıları arasında alışılmadık bir şeydi.” diyor.
“Mısır’daki ölen sıradan insanlar, Osiris için gerçekleştirilen aynı ritüelleri kullanarak aynı şekil değiştirme ve hayata geri dönme sürecinden geçmeyi umuyordu, bu yüzden bir anlamda onlar için bir model olarak hizmet etti.”
Anubis, Horus, Hathor ve Isis gibi diğer Mısır tanrıları ölülerle ilişkilendirildi. Ancak bunlardan herhangi birine ölüm tanrısı demek de yanlış olur. Çakal başlı Anubis, ölülerle ilişkilendirilen özellikle önemli bir tanrıydı.
Varşova Üniversitesi’nde bir Mısırbilimci ve araştırmacı olan Emily Teeter, “Anubis, mumyalama tanrısıydı.” diyor. Ancient Egypt Alive’nin kurucusu ve yöneticisi Laura Ranieri Roy ise “Mısır mitolojisinde Anubis, Osiris’in ilk mumyalamasını gerçekleştirdi.” diyor.
Macquarie Üniversitesi Tarih Müzesi müdürü Mısırbilimci Martin Bommas, “Eski Mısırlıların ölüm kültü yoktu ve sonuç olarak bir ölüm tanrısına tapmıyorlardı.” diyor.
Oxford Üniversitesi’nde Mısırbilimci fahri profesörü John Baines, “Eski Mısırlıların bir ölüm tanrısına en yakın doğaüstü varlık, ‘Büyük Tanrı Ölüm’ olarak adlandırılan, nadiren kaydedilmiş bir Mısır tanrısı olabilir. ‘Büyük Tanrı Ölüm’ adında eski bir Mısır tanrısı vardı, ancak bu tanrı son derece nadiren kaydedilmişti ve kötü niyetli bir varlıktı, yararlı değildi.” diyor.
Bu esrarengiz tanrının kaydedildiği çok az örnekten biri, yaklaşık 3.000 yıl öncesine, 21. Hanedan’a tarihlenen bir papirüs üzerinde yer alıyor.
Strasbourg Üniversitesi’nde fahri tarih profesörü Françoise Dunand ve École Pratique des Hautes Etudes’de fahri çalışma direktörü Christiane Zivie-Coche’un, “Mısır’da Tanrılar ve İnsanlar: MÖ 3000 – MS 395” adlı kitaplarında şöyle yazıyor: “Bu papirüs, iki çift insan bacağı ve insan başlı, kanatlı yılanı gösteriyor, kuyruğu bir çakalın başıyla bitiyor.”
Papirüs üzerindeki yazıya göre, bu tanrıya ‘Büyük Tanrı Ölüm’ deniyordu ve tanrıları ve insanları yaratıyordu. Bu papirüsü yazan kişinin, bu “Büyük Tanrı Ölüm”ü yaratmaya çalışmış, ancak bir türlü tutmamış olması da mümkün.
Sonuç olarak, Mısırlılar ölülere ve mumyalamaya adanmış tanrılara sahipken, ölüme adanmış bir tanrı fikri hiçbir zaman kendi başına bir varlık göstermedi.
Arkeofili