Görev yaptığı illerde "Süper Vali" ve "Efsane Vali" olarak hatırlanan merhum Vali Recep Yazıcıoğlu, ölümünün 17. yılında anılıyor.
Recep Yazıcıoğlu, 2 Haziran 1948'de Trabzon'un Köprübaşı ilçesinde dünyaya geldi. Lise eğitiminin ardından Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini tamamlayan Yazıcıoğlu'nun ilk görev yeri, 1968 yılında Aydın oldu. Burada bir dönem kaymakam vekilliği yapan Yazıcıoğlu, daha sonra ülkenin farklı ilçelerinde kaymakam olarak görev yaptı.
Kaymakamlık görevinin ardından Yazıcıoğlu, 1984 yılında Tokat'a vali atandı. O dönemde Türkiye'nin en genç valisi olan Yazıcıoğlu, yaklaşık 5 yıl burada görev yaptı. Eğitim ve sağlıkta yaptığı önemli işlerle "Yılın bürokratı" seçilen Yazıcıoğlu, kaymakam vekili olarak görev aldığı Aydın'a bu kez 1989 yılında vali atandı.
Şehrin tarımı ve ekonomisi üzerinde yoğun çaba harcayan Yazıcıoğlu, özellikle kent için önemli bir değer olan jeotermalin en iyi şekilde kullanılmasını arzu etti.
Yazıcıoğlu, jeotermalle ilgili projesini hayata geçiremeden 1991 yılında Erzincan'a atandı. Erzincan'da da adından söz ettiren Yazıcıoğlu, 1992 depreminde vatandaşın yaralarını sarmasında büyük emek harcadı. Vali Yazıcıoğlu, 30 yıldır yapılamayan köprünün yapılmasına ön ayak olmasıyla bölge halkının büyük sevgisini kazandı.
Vali Yazıcıoğlu, 9 yıl görev yaptığı Erzincan'ın ardından 1999 yılında merkez valiliğine, 2003 yılında ise Denizli Valiliğine getirildi.
Yazıcıoğlu, Ankara'da geçirdiği trafik kazası sonucu 8 Eylül 2003'te hayatını kaybetti. Vali Yazıcıoğlu'nun cenazesi, Aydın'ın Söke ilçesinde toprağa verildi. Görev yaptığı illerde "Süper Vali" ve "Efsane Vali" olarak hatırlanan Yazıcıoğlu'nun cenazesine on binlerce kişi katıldı.
Aydın Valisi Hüseyin Aksoy, hemşehrisi de olan Recep Yazıcıoğlu'nun sıra dışı söylemleri ve hizmetleriyle Türk toplumunun gönlüne taht kurduğunu ifade etti.
Vali Aksoy, "Görev yaptığı her ilde şehrin kalkınması için önemli projeleri ortaya koyan değerli bir büyüğümüzdü. Aydın’da özellikle jeotermalin ekonomiye kazandırılması, tarım ve turizm ile kentin ısıtılmasında kullanılması gibi önemli projeleri mevcuttu. Bu projelerin hayata geçirilmesi noktasında başlatmış olduğu çalışmaları bizler de sürdüreceğiz." dedi.
Yazıcıoğlu döneminde Aydın Valiliğinde Basın ve Halkla İlişkiler Biriminde çalışan Şükrü Söylevci de merhum vali için şunları söyledi:
"Halka yakın olan, bitmeyen, tükenmeyen enerjisiyle sevilen bir devlet adamıydı. Sabahları mesaiye gelmeden önce spor yapardı. Alışılmış kalıpların dışında, risk yüklenebilen, vizyonlu ve ileri görüşlü bir devlet adamıydı. Her şeyi devletten beklemezdi. Aydın’da fahiş ücretlerle hasta muayenesi yapılıyordu. Bu konuda doktorlara göz açtırmazdı. Tebdili kıyafetle halk arasına girer gezer, vatandaşların dert ve isteklerini dinlerdi. Kapısı herkese açıktı, şeffaftı. Vatandaş devlet iş birliği sayesinde kentte güzel yatırımları oldu."
- "Onun mücadelesi unutulmuyor"
Yazıcıoğlu'nun kardeşi Prof. Dr. Mustafa Sait Yazıcıoğlu ise ağabeyinin hafızalardaki yerini korumasının kendileri için gurur verici olduğunu dile getirdi.
Ağabeyinin, düşüncelerini her zaman cesurca dile getirdiğini aktaran Yazıcıoğlu, "Çoğu zaman siyasetçiler tarafından hoş karşılanmadı. O, her zaman, milletin hukukunu devlete karşı koruyan bir pozisyon üstlendi. Ülke meseleleriyle ilgili görüşlerini her yerde net olarak dile getirdi. O yüzden toplum tarafından benimsendi ve sevildi. Büyük bir iz bıraktı. Türk yönetim sistemine önemli bir bakış açısı, vizyon kazandırdı. Onun mücadelesi unutulmuyor." diye konuştu.
- "Onun peşinden giden birçok vali yetişti"
Yazıcıoğlu'nun kız kardeşi emekli doktor Selma Özcan da şu değerlendirmeyi yaptı:
"Pırıl pırıl, hareketli, bazen de bir çocuk gibi bazen de vurdulu kırdılı… Mesleği için her şeyi yapan, vatandaşlara her türlü hakları tanıyan, her seviyede insanla iletişimi olan biriydi. Gittiği her yerde bir şeyler yapmak için uğraşan, eleştirilerini esirgemeyen, çalışkan bir insandı. Dağ bayır gezmeyi çok severdi. Hala onu anar ve ararız. Yeni nesle iz bıraktı. Onun peşinden giden birçok vali yetişti."
- "Kaza sonucu öldüğüne inanmıyorum"
Ağabeyinin geçirdiği kazanın şüpheli olduğuna inandığını belirten Özcan, "Ben onun normal öldüğüne inanmıyorum çünkü kaza dümdüz bir yolda oluyor. Kaza yerine gittik. Dümdüz yol, 3-4 şeritli ve geniş. Orada kaza olacak, araba ters dönecek mümkün değil." ifadelerini kullandı.
Derleyen: Ferdi Uzun - aa