Uzay arkeoloğu olmak için rokete veya uzay giysisine ihtiyacınız yok. Uzay Arkeolojisi ile uğraşmak için lazer ışınları, kızılötesi kameralar ve uydu görüntülerine sahip olmak gerekiyor.
Antropolog Sarah Parcak, Uzaydan Arkeoloji adlı yeni kitabında, Uzay Arkeolojisinin özelliklerini okurlarına aktarıyor.
Uzay arkeoloğu olarak ünlenen Sarah Parcak'ın dünyasının merkezinde lazer ışınları, kızılötesi kameralar ve uydu görüntüler var. Birmingham'daki Alabama Üniversitesi'nde antropoloji profesörü Parcak, NASA'ya ve özel şirketlere ait gökyüzü ve casus uydularının yakaladığı görüntülerle dünyanın pek çok yerindeki çeşitli arkeolojik alanlarını uzaydan haritaladı. Onlar sayesinde yeryüzündeki bilim adamlarının, arkeologların çıplak gözle göremediği arkeolojik kalıtıların ayrıntılarını ortaya çıkardı. Toprağa gömülü binaların, konumlarını, duvarların pozisyonlarını, alanlarını hatta binlerce yıldır gömülü şehirlerin planlarını görünür kıldı.
Ünlü TED konferanslarındaki konuşması ile ününe ün katan ve TED Ödülü almayı da başaran Sarah Parcak bu alandaki birikimlerini kitaplaştırmayı da ihmal etmedi. Uzay teknolojisi ile elde ettiği bilgilerin arkeoloji alanını nasıl dönüştürdüğünü “Uzaydan Arkeoloji: Geçmişimiz Geleceğii Nasıl Şekillendirir?” (Archaeology From Space: How the Future Shapes Our Past) adlı yeni kitabında (Henry Holt ve Co., 2019) açıklamaya çalıştı.
"Uydular, bugün eski medeniyetlerin gömülü kalıntılarını ortaya çıkarmak için ışık spektrumlarının farklı fazlarını kullanacak kadar ileri teknolojiye sahip. Ancak, arkeolojik bölgeleri yukarıdan incelemek için kullanılan ilk uydu görüntüleri bugüne göre çok mütevazi (düşük teknolojili) idi" diyor Parcak Live Science'a verdiği demeçte.
Parcak "Araştırmacılar ilk olarak, yaklaşık bir asırdan daha fazla bir süre önce tarihi bir yerlere gökyüzünden bakmayı denediler. Kraliyet Mühendisleri Birliği'nin bir üyesi, 5.000 yıllık Stonehenge'yi sıcak hava balonlarıyla fotoğrafladı. O fotoğraflarda yerden görülmeyen ayrıntıları görebiliyordunuz. Bu çok erken ve biraz bulanık fotoğraflar, anıtın etrafındaki arazide gömülü unsurlar olduğunu gösteriyordu. 1960'larda ve 1970'lerde hava fotoğrafçılığı arkeolojide önemli rol oynamaya devam etti. Ancak NASA ilk uydularını gönderdiğinde, 1980'lerde ve 1990'larda arkeologlar için "tamamen yeni bir dünyanın kapıları" açıldı" dedi.
"1959'dan 1972'ye kadar uzanan ABD hükümetinin Corona casus uydu programından gelen gizli görüntüler, 1990'lardaki arkeologların kentsel genişleme ile ortadan kalkmış olan Orta Doğu'daki önemli alanların konumlarını yeniden yapılandırmalarına yardımcı oldu"
"Oysa günümüzde, optik lensler, termal kameralar, kızılötesi ve lidar - ışık algılaması ve yayılması, bir tür lazer sistemi - tarafından havadan yakalanan görüntüler ve uydu görüntüleri arkeologların araç setinin bir parçası gibi. Ve arkeologlar alabildikleri kadar araca ihtiyaç duyuyorlar..."
Parcak, "dünya çapında hâlâ henüz keşfedilmemiş milyonlarca site olduğu düşünülüyor, keşfetmek için de uzay arkeolojisinden destek alınıyor. Ancak uzaktan algılama tek yöntemle mğmkün değildir; farklı araziler farklı uzay arkeolojisi teknikleri gerektirir. Örneğin, Mısır'da, kum katmanları piramitleri ve şehirleri kaybetti. Bu manzara türünde, yüksek çözünürlüklü optik uydular, yeraltındaki yapılarda ipucu olabilecek yüzeyde ince farklılıklar ortaya çıkarır. Güneydoğu Asya veya Orta Amerika gibi yoğun bitki örtüsü bulunan bölgelerde, ağaçların altına nüfuz etmek ve gizli binaları tespit etmek için milyonlarca ışık atımı gerekli" yorumunda bulunuyor.
Parcak, uydu görüşlerini analiz ederek, Mısır'daki efsanevi Tanis şehrini keşfetmek için Raiders of the Lost Ark (Kayıp Ark'ın Akıncıları) belgeselinde de kullanılan haritayı oluşturdu. Tanis'in uydu görüntüleri, daha önce tespit edilmeyen ve kazı çalışmaları sırasında bile saptanamayan kent binalarının geniş bir ağını ortaya çıkardı. Bu keşfin ayrıntıları da kitabında yer alıyor.
GlobalXplorer sitesinden uydu görüntüleri ile arkeolojik keşifler yapılabilir
Eğer Parcak'ın kitabını okur ve konuya ilgi duyarsanı; uzay arkeolojisi konusunda daha fazla bilgi ve deneyim için onun tarafından başlatılan ve çalıştırılan GlobalXplorer adlı çevrimiçi platformu keşfetmeyi deneyebilirsiniz. Bu site kullanıcılara uydu görüntülerine göz atma ve uydu görüntüleri kitaplığına erişim olanağı sunuyor.
Konuya ilgi duyan "vatandaş-bilim adamları" da siteye üye olabiliyor. Platform, kayıp şehirler ve antik yapılar için süregelen arayışlara yardımcı oluyor.
Parcak, web siteesinde 2017'den bu yana yaklaşık 80.000 kullanıcının 14 milyon uydu görüntüsünü değerlendirerek 700 büyük arkeolojik sitenin haritasını çıkardığını söyledi.
Çizimler ve içeren kitabın arka kapak yazısında şu ifadeler yer alıyor:
National Geographic Gezgini ve TED Ödülü sahibi Dr. Sarah Parcak, sizi dünyadaki eski uygarlıklardan olağanüstü keşifler çıkaran, büyüyen yeni bir alan olan arkeoloji dünyasına davet ediyor.
Uzaydan Arkeolojide, Sarah Parcak, genç uydu arkeolojisi alanının evrimini, büyük keşiflerini ve gelecekteki potansiyelini gösteriyor. Casus fotoğrafçılığının sınıflandırılmasından sonraki sürpriz gelişmelerden, efsanevi Mısır şehri Tanis’in yeni bir haritasına, alan arkeolojisinin neden sadece heyecan verici değil aynı zamanda dünyanın eski hazinelerinin korunması için acilen gerekli olduğunu ortaya koyan alanın en büyük keşiflerini paylaşıyor.
Parcak, on iki ülkede ve dört kıtada çalışmış ve önceden bilinmeyen yerleşim yerlerini, yolları, kaleleri, sarayları, mezarları ve hatta potansiyel piramitleri tanımlamak için çok boyutlu ve yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerini kullanmıştır. Oradan, hikayeleri bizi zaman içinde ve sınırların ötesine, özelliklerini ve genlerini paylaştığımız eski insanların günlük yaşamlarına geri götürür. Ve bize geçmişin derslerini dikkate alırsak, canlı bir geleceği şekillendirebileceğimizi gösteriyor.