Evrimsel bakış açısıyla yapılan yeni araştırmaya göre; erkeklere savaşma rolü verilmesi Cinsel Seçilim Yasasıyla alakalı ve eadece erkeklerin savaşa gitmesi gerçeği, patolojik rahatsızlıklara neden olan genetik mutasyonların sadece onları etkilemesiyle izah edilebilir...
Arkeolojik, etnografik ve tarihsel kanıtlar; savaşın tarih öncesi toplumlarda, hem küçük ölçekli toplumlarda hem de devlet yapılanması içinde neredeyse tamamen erkeklerce gerçekleştirildiğini göstermektedir.
Her ne kadar Kuzey-Amerika ve Melanezya kabilelerinde, İskit ve Sarmatya bozkırlarında, Japonların Dahomey Krallığı'nda ve tartışmalı olmakla birlikte Vikinglerde kadınların savaştığı anlaşılsa hatta Yunan efsanenelerinde Amazonlar adlı kadın savaşçılara rastlansa da bulunan tarihi kanıtlar, ezici çoğunlukla tarih boyunca erkeklerin savaştığını gösteriyor.
Bugüne dek bu konuda en yaygın hipotez, cinsiyetler arasındaki temel farklılıklardı. Erkeklerin fiziksel açıdan daha güçlü olmalarından dolayı savaşta daha etkili oldukları düşünülüyor.
Savaş alanlarında kadınların yokluğu sadece onların fiziki zayıflığı ve yeteneklerinin erkeklerden farklı oluşuyla açıklanabilir mi?
St. Andrews Üniversitesi araştırmacıları tarih boyunca antik toplumlarda savaş alanlarının neden erkeklere ait olduğunu alternatif bakış açılarıyla araştırmayı denedi. Her ne kadar sonuçta erkeklerin fiziksel açıdan güçlü olması yargısı geçerli kalsa da, yargıya yol açan sebepler konusunda değişik ihtimaller öne sürüldü.
Sonuçları, 15 Ağustos'ta "Alberto J. C. Micheletti, Graeme D. Ruxton, Andy Gardner" imzaları ve Savaş Niçin Erkeklerin Yyunu (Why war is a man's game) başlığı ile Proceedings of the Royal Society of London Series B (Londra Kraliyet Topluluğu B Serisi Bildiriler Kitabı) dergisinde yayınlanan araştırma savaşın kökenini ve şiddete bağlı psikolojik bozukluklar üzerine ilginç veriler içeriyor.
Makaleye göre doktora öğretim üyesi Alberto Micheletti başkanlığındaki araştırma ekibi, günümüze kadar niçin neredeyse tamamen erkeklerin savaşa gittiğini saptayabilmek için evrimsel modelleri kullandı.
Araştırmada önce savaşlara erkek katılımı ve kadın faktörü matematiksel analizlerle saptandı, daha sonra hayvan türleri arasındaki şiddet verileri ile karşılaştırma yapıldı ve oranların birbirlerini etkileme ihtimali araştırıldı.
Erkeklere savaşma rolü verilmesi Cinsel Seçilim Yasasıyla alakalı.
Araştırmaya göre insan türünde erkeklere savaşma rolü verilmesi Evrim Teorisi açıdan, Cinsel Seçilim Yasasıyla alakalı. Araştırmacıların iddiasına göre Homo Sapiens evrimleşme sürecince üremek (genlerini geleceğe aktarmak) için mücadele ederken, genlerden kaynaklanan dış özellikler ve davranışlar gelişirken erkekler daha agresif olmuş ve bu sayede dişilerden daha fazla baskın ve etkin olmuştu. Yani kadın savaşma misyıonunu erkeğe bırakarak, kendisi "seçilen" (cinsel cazibe sahibi) rolünü üstlenmişti. Bu da erkeklere zamanla savaşmak için kadınlardan daha fazla yetenek ve güç kandırmıştı.
Araştırmaya göre belirli gruplar arasında dişilerin ölümcül çatışmalara girdiği omurgalı türler; şempanzeler, benekli sırtlanlar, kurtlar ve aslanlar.
Aslında bunlar arasında da kadınların şiddetteki rolü sadece avlanma ile sınırlı. Güç gösterisi erkeklerde. Sadece Benekli sırtlanlarda diğer gruplara yönelik baskınlarda dişilerin ön planda olduğu dikkat çekiyor.
Erkeklerin saldırganlık duygularının gelişmesi savaşları doğurdu
Araştırmaya imza atan antropolog Alberto J. C. Micheletti, “Bu şekilde, erkeklerin saldırganlık duyguları gelişti, önceleri kadınlar için sadece kendi gruplarının erkek üyeleriyle rekabet ederlerken zamanla diğer gruplardan erkeklerine saldırmaya başladılar. Ek kaynaklar sağlamak için yapılan saldırılar zamanla aynı gruplarda yer alan yer alan erkekler arasında ortakların geliştirilmesine yol açtı. Organize grupların baskınları da zaman içinde savaşları doğurdu" iddiasında.
Bu noktanın psikotik tipte şiddet bozukluklarının neden ağırlıklı olarak erkekleri etkilediğini açıklamaya katkıda bulunabileceğini savunan Micheletti; "Şimdiye kadar, bu tür bozukluklar, grup arkadaşlarına yönelik agresif davranışları etkileyen genetik hataların sonucu olarak düşünülmüştür. Ancak bu yeni çalışma, savaşmaya katılım gibi diğer gruplara yönelik saldırganlıktan kaynaklanabileceğini ortaya çıkartmıştır. Sadece erkeklerin savaşa gitmesi gerçeği, patolojik rahatsızlıklara neden olan genetik mutasyonların sadece onları etkilediği anlamına gelebilir" diyor.
Erkekğin daha az maliyetli olması da bir sebep sayılabilir
"Çalışmamızın sonuçları kadınlar genellikle neden savaşa gitmediğinini sadece cinsiyetle açıklamanın yeterli olmadığını gösteriyor." diyen Alberto J. C. Micheletti "Her şey insan topluluklarında atadan hangi davranışların baskın olduğuna bağlı. Savaşın erkeklere yönelik bir önyargı olarak gelişmesi, daha çok erkeği savaşmaya teşvik etmişti. Nihayetinde yalnızca erkekler savaşlara katıldı. Eğer ilk evrimleşme safhasında kadınlar daha saldırgan olsalardı, onlar savaşan cinsiyet olabilirlerdi. Örneğin benekli sırtlanlarda, sadece dişiler saldırgan. Eğer insanlarda da rolü kadınlar üstlenmiş olsaydı, savaşan onlar olabilirdi. Sonuçlarımız toplumlar değiştikçe ve daha karmaşık hale geldikçe savaşın evrimsel yörüngelerini aydınlatmaya yardımcı olabilir. Örneğin, savaşlara yalnızca erkek katılımı olan bir toplumda; erkeklerin daha düşük maliyetli olmaları, kadınların soyu sürdürmedeki önemi de nedenler arasında gösterilebilir. Maliyetler, etkililik ve göç oranlarındaki farklılıklar kadınlardan yana değil de erkeklerden yana olsaydı bu kez tablo tersine çevrilebilirdi" dedi.