Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlisi olan antikacı Nilgün Şensoy tarihi Osmanlı tahtını İstanbul Sanat ve Antika Fuarı'nda sattı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, satış hakkında gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması amacıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu.

İstanbul Sanat ve Antika Fuarı'nda satışa çıkarılan antika eşyalar arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun 34'üncü padişahı Abdülhamid'in tahtı da yer aldı. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim görevlisi de olan yazar ve antikacı Nilgün Şensoy, koleksiyonunda yer alan tahtı yurt dışına çıkarılmaması şartıyla 100 bin TL'ye satışa çıkardı.

Maxam Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Karakeçili satın aldı

Hürriyet'te yayınlanan habere göre Ermeni ustalar Hapet ile Nezeren kardeşler tarafından yapılan Abdulhamid'in tahtını 100 Bin TL'ye Maxam Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Karakeçili satın aldı. Nilgün Şensoy, taht hakkında şunları söyledi;

"Manevi değeri çok yüksek bir parçaydı ve aslında fiyatı da çok yüksek olmalıydı, fakat benim satış gayem ticari amaçlı değildi, evimi müze havasından biraz çıkarmak istiyordum, tabii ki bunu yaparken doğru adrese de gitmesini istiyordum."

Mahmut Karakeçilii: Bu taht da yurt dışına gitmemeliydi,

Mahmut Karakeçili ise konuyla ilgili olarak görüşlerini "Bu alım, benim için çok büyük manevi önem taşıyor. Abdülhamid Han'dan, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bugüne intikal etmiş bir yadigar. Atalarımızın mirasları, kesinlikle bu topraklarda kalmalı, bu konuda çok hassasım, yurt dışında bir Osmanlı eserinin satışa çıktığını görünce de o eseri almaya ve ülkeme kazandırmaya çalışıyorum. Bu taht da yurt dışına gitmemeliydi, ülkemiz bunun acısını çok çekti. Bu konudaki tavrı nedeniyle Sayın Nilgün Şensoy'u da tebrik ederim. Bundan sonra da bu tür alımlarım olacak" sözleriyle dile getirdi.

Sabahattin Türkoğlu: Bu eser gerçekten Yıldız Sarayı’na mı ait, orası şüpheli.

Eski Yıldız Sarayı Müze Müdürü Sabahattin Türkoğlu: Abdülhamid görevden alınınca Yıldız Sarayı yağmalanıyor. Epey eşya yıllar içinde müzayedede satışa sunuldu. Müdürlüğüm döneminde yaklaşık 20 yıl önce bir taht müzayedeye çıkmıştı. Satışı durdurup el koydum ve muhammen bedelle müzeye kazandırdım. Çok eşyayı böyle toplayarak müze envanterine aldım. Bu eser gerçekten Yıldız Sarayı’na mı ait, orası şüpheli. Sarayın kumaşları özel dokumadır. Mavi ve üzeri sarı yaldızlı yıldız işlidir. Bu müzayede ile ilgili bakanlık temsilcisinin gerçekten saraydan çıkmışsa bu esere el koyması ve müzeye kazandırması gerekirdi.

Nezih Başgelen: Müze komisyon oluşturup esere değer tespiti yapıp satın alabilirdi.

UNESCO Türkiye Milli Komitesi üyesi Nezih Başgelen: Türkiye son yıllarda yurtdışındaki eserlerine sahip çıkıp müzelerimize getiriyor. Abdülhamid gibi tarihte önemli bir isme ait olan eserin müzayedede satılmasını garip karşıladım. Müze komisyon oluşturup esere değer tespiti yapıp satın alabilirdi. Eseri elinde bulunduran kişilerin de bu eseri nasıl temin ettiklerini araştırmak gerekir. Çünkü Yıldız Sarayı yağmalanmış bir saraydır. Birçok eserin daha önce de müzayedede satıldığını biliyoruz.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, II. Abdülhamid dönemine ait olduğu iddia edilen tahtın, İstanbul Sanat ve Antika Fuarı'nda satışa çıkarılması üzerine müzayedeyi düzenleyen firma ve satışa sunan kişi hakkında inceleme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Hürriyet gazetesinde yer alan "Abdülhamid Dönemi Taht 100 Bin TL'ye Satıldı" başlıklı haber üzerine inceleme gerçekleştirildiği belirtildi.

Açıklamada, inceleme sonucunda müzayedeyi düzenleyen firma ve satışa sunan kişinin, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun, "devlet malı niteliği", "haber verme zorunluluğu, "yönetim ve gözetim", "özel mülkiyete konu olanlar" ve "haber verme sorumluluğuna ve kültür varlığı ticaretine aykırı hareket edenler” başlıklı maddelerine aykırı hareket ettiğinin değerlendirildiği bildirildi.

Bakanlığın açıklamasında "İlgililer hakkında gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması amacıyla 27 Şubat 2020 tarihi itibarıyla konu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmiştir." ifadesine yer verildi.