Tiberius kimdir?
Tiberius: MÖ 42-MS 37. Augustus’tan sonra tahta çıkan ikinci Roma imparatoru.
MS 14-37 arasında hüküm sürmüştür. Livia Drusilla annesidir. MÖ 20’den MS 12’ye dek Roma dışında (İspanya, Armenia, Balkanlar) askeri görevlerde bulundu ve başarılar kazandı.
Eşinden boşanarak Augustus’un kızı Iulia ile evlendi (MÖ 11). Evlat edindiği iki oğlu da ölen Augustus bu kez Tiberius ve Agrippa Postumus’u evlat edindi.
Augustus’un ölümünden sonra 56 yaşında tahta geçti. İlk iş olarak senatodan Augustus’un tanrılaştırılması yönünde bir karar çıkarttı.
İlk yıllarında ılımlı ve sağduyulu bir yönetim gösterdi. Yeni fetihlere girişmekten, nedensiz yere asker toplamaktan, eyalet yöneticilerini değiştirmekten kaçındı, savurganca harcamaları önledi. Evlat edindiği ve kendinden daha popüler olan oğlu Germanicus’un kuşkulu ölümünden sonra onu Tiberius’un öldürttüğü yolunda söylentileri yayıldı.
Yerine kimin geçeceği konusunda, Seianus’un da dahil olduğu mücadeleler yaşandı. Kuşkulu ölümlerin yaşandığı bu mücadele son yıllarında Tiberius’un saltanatını gölgeledi.
MS 17 depreminden zarar gören Anadolu kentlerine yardım etti, yol yapımına önem verdi. Ömrünün son yıllarını Capreae Ada’sında kuşku ve tedirginlik içinde geçirdi. Bu dönemde senato ile arası açıldı. Senatörler muhbirler aracılığı ile suçlanabiliyor, devlete karşı ihanet yasası gereği infaz edilebiliyorlardı. İmparator bu dönemi sanat yapıtları ve hâzinelerle dolu villasında filozoflar ve sanatçılarla birlikte geçirdi.
Ölümünden sonra Augustus’un anıt mezarına gömüldü.
Öldüğünde geride, devraldığından yirmi kat büyük bir hazine bıraktı.
Montesquieu onun için şu tespitleri yapar: “Tiberius insanların bir çoğu gibi birbirine zıt şeyler istiyordu. Onun genel politika ile özel hırsları arasında hiçbir uzlaşı yoktu. Özgür olan devletine karşı saygı gösteren bir senato Tiberius için çok arzulanır bir şeydi. Fakat diğer yandan her an ve zamanda kuruntularına, öfkesine, kinine ve kıskançlığına alet olacak bir senato istiyordu. Sonuç olarak Tiberius’un kişiliğinde devlet adamlığı nitelikleri sıradan insan duygularına daima yenik düşüyordu.”