Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkan Yardımcısı Doktor Mahmut Çevik, Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla Balkanlar'da yapılan cami restorasyonu projelerinin toplumsal ve kültürel etkilerini değerlendirdi.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkan Yardımcısı Doktor Mahmut Çevik,, TİKA'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun 550 yıl hüküm sürdüğü Balkanlar'daki tarihi eserlerin yaklaşık 90'ının restorasyonunu gerçekleştirdiğini ve bunlardan 45'inin cami olduğunu söyledi.
TİKA'nın yürüttüğü faaliyetlerin Türkiye'nin bölgede sosyal barışın tesisinde oynadığı role güç kattığını vurgulayan Çevik, "Tüm bu faaliyetler bölgede birlik ve dayanışma bilincine katkı sunuyor. Soydaş ve akraba topluluklarının kendi kimliklerini muhafazasına ve gelecek nesillerin de kendi kimlikleriyle var olmasına imkan tanıyor." ifadesini kullandı.
Çevik, Balkanlarda halen amacı dışında kullanılan camilerin bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Macaristan'da Estergon Öziceli Camisi ve Zigetvar Kanuni Camisi müze olarak kullanılıyor. Kuzey Makedonya'da İştip-Hüsam Paşa Camisi ve Pirlepe-Çarşı Camisi kendi haline bırakılan ibadethaneler ve bu yapıların bazılarının mülkiyet sorunları da vardı. Balkanlar'daki kültürel mirasımızın yok olması doğal afetler, sosyal nedenler, ekonomik yetersizlikler ve benzeri sebeplerle oldu. TİKA mevcut yapıların evrensel değerler olarak uluslararası koruma ilkelerine uygun, ülkenin mevcut dinamikleri ve kanunları dikkate alınarak, kültürel ve insani değerlerle korunması ve tanıtılması için çalışıyor."
İnsanlık tarihi boyunca şekillenen kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasında herkese sorumluluk düştüğünün altını çizen Çevik, TİKA'nın bölgedeki soydaş ve akraba toplulukların yaşadığı yerlerde sadece fiziki yapıların değil soyut kültürel varlıkların da yaşatılması için çalıştığını kaydetti.
Çevik, Osmanlı'nın kaybettiği Balkan topraklarında yıkımların camilerden başlandığına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Sosyal hayat camiden başlayarak çevreye yayılır ve genişler. Camiyi ortadan kaldırmak sadece dini vecibelerin yerine getirilmesine engel olmak değildir. Hedef en belirgin simgeleri yok etmek ve beraberinde sosyal hayatı dönüştürmektir. Osmanlı barışının çeşitli kışkırtmalarla tahrip edildiği süreçte bu amaç ortaya çıktı. Sonrasında da sürdürüldü. Özellikle Bosna Savaşı'nda tüm dünya bu durumu yakından müşahede etti."
Çevik, TİKA'nın Balkanlarda yürüttüğü projelerde çok fazla başarı öyküsü kaydettiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Arnavutluk Preze Kale Camisi ile Bosna-Hersek Ferhadiye Camisi restorasyonları başarı hikayesi olarak gösterilebilir. 15'inci yüzyıl Osmanlı'sında Preze Kalesi içinde inşa edilen ve 3 mihraplı olmasıyla farklı kabul edilen Preze Kale Camisi'nin minaresi halk tarafından yıkılmak istendi. 1970'lerde Preze ahalisi minareyi halatlarla çekip yıkmaya çalışırken minare bu kişilerin üstüne düştü ve çoğu hayatını kaybetti. Bu cami 2015'te TİKA tarafından restore edildi."
Bosna Savaşı sırasında yıkılan tarihi eserlerin bölgedeki sosyal barışı güçlendirmek için yeniden ayağa kaldırıldığını belirten Çevik, bu dönemde yıkılan Gazenferiye ve Arnavudiye camilerinin taşlarıyla Ferhadiye Camisi'nin taşlarının karıştırılarak farklı yerlere konulduğunu ifade etti.
Çevik, bu taşlar arasından Ferhadiye Camisi'ne ait olanların analiz için kurulan atölyede uzmanlarca yüzde 65 oranında tespit edildiğini aktararak, geri kalanların da o dönem taşlarının çıkarıldığı ocaklardan temin edilip caminin yeniden ayağa kaldırıldığını söyledi.
Balkanlarda Osmanlı mimari eserlerinin sayısının son yapılan araştırmalara göre 20 binden fazla olduğunun tespit edildiğini dile getiren Çevik, bu eserler arasında yakın zamanda Romanya Köstence Hünkar Camisi, Kosova Prizren Bayraklı Camisi, Bosna-Hersek Mostar Keyvan Kethuda Camisi, Kuzey Makedonya Üsküp Murat Paşa Camisi gibi yapıların restorasyonunun planlandığı bilgisini paylaştı.
AA