Edirne'nin amblemi olan Trakya imparator kelebeği başta olmak üzere doğada nadir görülen Edirne sümbülü ve Meriç Köprüsü gibi canlı türlerinin dondurulmuş halde yer aldığı Trakya Üniversitesi Doğa Tarihi Müzesi, biyolojik çeşitliliği ile doğa severleri davet ediyor.
Trakya Üniversitesi (TÜ) Karaağaç yerleşkesindeki müzeye gelen ziyaretçileri ilk olarak Trakya'ya özgü bir tür olan "imparator kelebeği" karşılıyor. Ziyaretçiler, doğada görme fırsatı bulamadıkları hayvan ve bitki türlerini müzede görme fırsatı buluyor.
Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim elemanlarınca 40 yıldır biriktirilen bitki ve hayvan örnekleri, Trakya Üniversitesi Doğa Tarihi Müzesi'nde sergileniyor.
Ölü bulunan ya da tedavi sırasında telef olan yaban kedisi, tilki, su maymunu ve çeşitli kuş türlerinin tahnit yöntemiyle sergilendiği müzede, 53 balık, 47 kuş, 65 memeli ve 20 amfibik canlı türünün yanı sıra yaban hayvanlarıyla ilgili dikkat çekici bulgular da yer alıyor.
Trakya Üniversitesi Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Özmen Yeltekin, AA muhabirine, Trakya'nın biyolojik çeşitlilik bakımından çok zengin bir yer olduğunu söyledi.
Yaban hayatının tüm unsurlarının ekosistem için çok önemli olduğunu vurgulayan Yeltekin, biyosfer içerisinde yaşayan tüm organizmaların bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı olduğunu anlattı.
Yeltekin, Edirne'deki müzede biyoçeşitliliğin özetini tek bir çatı altında sergileyip ziyaretçilere görme şansı sunduklarını belirtti.
Müzenin yaban hayatı örnekleri açısından Türkiye'nin önemli merkezlerinden olduğunu anlatan Yeltekin, şöyle konuştu: "Müzede çeşitli omurgasızlar, böcekler, yumuşakçalar, bitkiler, balıklar, iki yaşamlılar, sürüngenler, kuşlar ve memelilere ait 734 türden 1923 örnek sergileniyor. Bunun yanında 100 bini aşkın böcek materyali ve yaklaşık tanımlanmış 2 bin böcek türü ve 1000'i aşkın iskelet-doldurulmuş omurgalı örnekleri ve 15 bini aşkın bitki örneklerini içeren uluslararası herbaryum mevcut. Kısacası yaban hayatına ve doğaya ilişkin birçok canlı örneğini müzede görme ve tanıma fırsatı sunuyoruz."
Yeltekin, müzenin doğa koruma bilincine katkının yanı sıra doğal zenginliğin gelecek nesillere tanıtılması, aktarılması ve kente yeni bir turizm alanı kazandırılması açısından da önemli olduğunu vurguladı.