Efes Antik Kenti'ne benzerliği ile dikkati çeken Mersin'in Silifke ilçesindeki Uzuncaburç Antik Kenti, kar altındaki görüntüsüyle farklı bir güzelliğe büründü.
MERSİN: Doğu Akdeniz'in en büyük açık hava müzesi olan Mersin'in önemli turizm merkezlerinden Uzuncaburç Antik Kenti, "beyaz örtü"yle kaplanan binlerce yıllık sütunları, tapınakları, kiliseleri ve anıt mezarlarıyla kış mevsiminde de ziyaretçilerini bekliyor.
Silifke ilçesinin 30 kilometre kuzeyinde, bölgenin en önemli ve en iyi korunmuş tarihi kalıntılarının bulunduğu Uzuncaburç Antik Kenti, Efes Antik Kenti'ne benzerliği ile dikkati çekiyor.
"Akdeniz'in Efes'i" olarak da adlandırılan Uzuncaburç, bölgenin en büyük açık hava müzelerinden biri olarak öne çıkıyor.
İlçede bir süre önce etkili olan kar yağışıyla beyaza bürünen 2 bin 500 yıllık antik kent, sütunlu ana caddesi, tören kapısı, tarihi çeşme binası, Zeus Tapınağı, üzüm hevenkli sandukası, şans tapınağı, kuzey kent kapısı, amfi tiyatrosu, burçları, Helenistik anıt mezarları ve kiliseleriyle ziyaretçilerine tarihi bir yolculuk imkanı sunuyor.
Silifke Turizm Derneği Başkanı Ali Küçük, antik kentin her yıl binlerce yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yaptığını söyledi.
Antik kentin, Kilikya bölgesinin en önemli şehirlerinden biri olduğunu vurgulayan Küçük, "Uzuncaburç, daha çok dinsel tapınma merkezi olarak tapınaklardan oluşmuş. Hristiyanlığın yayılmasıyla bu tapınaklar kiliseye çevrilerek bölgede yaşayan Hristiyanlar tarafından ibadethane olarak kullanılmıştır. Burası, 16. yüzyılda Osmanlı topraklarına katılmıştır." dedi.
Küçük, bölgenin, ziyaretçilerine her adımda tarihi bir yolculuk hissi yaşattığını ifade ederek, "Uzuncaburç'un çevresini gezdiğimizde, Efes kadar güzel bir yerleşim merkezi olduğunu görürüz. Silifke'ye gelen herkesi Uzuncaburç’u gezip görmelerini tavsiye ediyoruz. Antik kent her mevsim güzel ama kışın da kar altında kalınca ayrı güzel bir güzelliğe sahip oluyor. Ziyaretçilerin yazın olduğu gibi kışın da burayı görmelerini bekliyoruz." diye konuştu.
Uzuncaburç Antik Kenti
Helenistik çağda Olba (Ura) Krallığı'nın ibadet yeri olan Uzuncaburç, Roma döneminde, milattan sonra 72 yılında İmparator Vespasianus zamanında Olba'dan ayrılarak Diocaesarea adıyla özerk, kendi adına para basabilen yeni bir site durumuna getirildi.
Diocaesarea'daki Zeus Tapınağı, burç ve piramit çatılı anıt mezar Helenistik, sütunlu cadde, tiyatro, tören kapısı, çeşme, şans tapınağı ve zafer kapısı Roma döneminden kalma yapılar arasında yer alırken, 5. yüzyılda Hristiyanlığın yörede gelişmesiyle Zeus Olbios Tapınağı kiliseye dönüştürülerek yeni kiliseler de inşa edildi.
Bizans döneminin ardından 1071'de Türklerin Anadolu'ya girmesiyle Türk çağının başladığı antik kente, şehrin sembolü olan yüksek burçtan dolayı "Uzuncaburç" adı veriliyor.
AA Hüseyin Haskan