Edirne'de Osmanlı'nın Has Bahçe'sine 'Tavuk Ormanı' denilmesine tepki gösteren Sanat Tarihçisi Yavuz Güner, Tavuk Ormanı diye bir isim 20'nci yüzyılın başında kullanılıyor. Öncesinde buraya verilen isim Hadikayı Hassa'dır yani Has Bahçe'dir. Has sultana ait olan demektir yani sultanın bahçesi, dedi.
Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği tarafından düzenlenen panelle, kentin tarihi sembol bölgelerinden, bünyesinde barındırdığı endemik bitki türleriyle gerçek anlamda korunma altına alınmayı bekleyen 'Tavuk Ormanı' masaya yatırıldı.
Edirne Barosu Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Trakya Üniversitesi'nden (T.Ü.) alanında uzman dört isim katıldı. Tavuk Ormanı hakkında yapılan akademik çalışmaların muhatap kurumlar ve kamuoyu ile buluşturulmasının amaçlandığı panelde bölgenin gerçek anlamda koruma altına alınması gerektiğinin altı çizildi.
Panelde ilk olarak açılış konuşmasını yapan Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Dr. Ayten Eren de doğal ve tarihi açıdan eşi benzeri olmayan alanın geri dönülmesi zor kayıplara uğramaya başladığını söyledi.
Dr. Ayten Eren: Koruma altına alınmayı bekliyor
Tavuk Ormanı gibi alanların, her geçen gün hatalı yaklaşımlar nedeniyle orman vasfından uzaklaştığını söyleyen Eren; “Bildiğiniz gibi Tavuk Ormanı, zengin bitki örtüsüne sahip bir taşkın bölgesi, bu nedenle yapılanmaya uygun bir bölge değil. Buna rağmen yanlış yapılanmış iki ticari işletme ve koca bir güreş stadyumu mevcut. Bu ticari işletmeler için çok değerli ağaçlar kesilmiş, nadir bulunan bitkiler ayırt edilmeksizin üzerine binalar yapılmış, karşı çıkmamıza rağmen, ormanın içi beton yollarla kaplanmıştır. Gelecek nesillerden ödünç aldığımız eşi benzeri olmayan bu tarih, doğa ve kültür alanı maalesef artık her yönden geri dönülmez kayıplara uğramış durumda. Bugün Tavuk Ormanı gerçek değerinin teslim edilmesi için bizlerden koruma altına alınmayı bekliyor” dedi.
Prof. Dr. Ahmet Yaraş: Ciddi anlamda kültürel ve doğal katliamlar yapıldı
Panelde konuşan T.Ü. Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yaraş da başta Edirne olmak üzere çok ciddi anlamda kültürel ve doğal katliamlar yapıldığını söyledi. Yaraş; “Başta Edirne olmak üzere çok ciddi katliamlar yapılıyor. En fazla kültürel mirasın olduğu kentlerden birisinde yaşıyoruz, 3 tane nehrin buluştuğu noktada yaşıyoruz fakat ne kültürel mirasının ne de çevrenin kıymetini bildiğimiz söylenemez. O nedenle üniversitenin büyük anlamda görevi olduğuna inanıyorum. T.Ü. özellikle bu konuda hem Valilik, hem de Belediye bazında bu konudaki olumsuzlukları özellikle duyurması gerekiyor. Çünkü kadrolarında bu konuya yıllarını vermiş bilim insanları var. Eğer üniversiteyle kent bütünleşirse gerçekten çok güzel olabileceğine inanıyorum. Çünkü Edirne bunu hak eden çok güzel bir kent” diye konuştu.
Sanat Tarihçisi Yavuz Güner: Hedefimiz arkeolojik sit olarak kabul edilmesidir.
Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi, Sanat Tarihçisi Yavuz Güner de Tavuk Ormanı olarak adlandırılan alandaki tarihi yapılarla ilgili sunum yaptı. Güner, tarihi kaynaklarda da birçok yapının mevcut olduğu bilinen alanın mutlaka birinci derecede arkeolojik sit alanı olması gerektiğinin altını çizdi. Güner; “Arkeolojik Sit Alanları'nın bir takım koruma derecelendirmeleri mevcuttur. Biz yaklaşık 6-7 yıldır bu alanın koruma derecesini yükseltmek üzere, 1'inci derece Arkeolojik Sit Alanı tanımına yükseltmek üzere bir çaba içerisindeyiz. Panelin konusu olan bölge için de bunu yapıyoruz. Bunun için de gerekçelerimiz var. Aslında orada bir takım tarihsel yapıların varlığını işaret etmek yeterli. Bunların varlığı bütün Osmanlı evraklarında sabittir. 2015 yılında Tavuk Ormanı dışında kalmakla birlikte bölgeyi ören yeri tanımına almayı başardık. Ama gelecekte belki de bu toplantıların da katkısıyla ilgili alanın da sadece doğal sit kapsamında tanımlanmasının ötesine geçip belki bir tarihi sit ama hedefimiz arkeolojik sit olarak kabul edilmesidir. Eğer bunu başarabilirsek, burada sözü edilen bütün problemlerden kurtulmak üzere çok kuvvetli bir hukuksal zemine taşımış olacağız alanı” ifadelerini kullandı.
Bir kere 'Tavuk Ormanı' deyip 'Has Bahçe' derseniz tarihsel kıymeti, tartışmaz şekilde konuyu bitiriyor.
Söz konusu alanın tarihi 19'uncu yüzyılın sonuna kadar tarihi kaynaklarda 'Has Bahçe' olarak geçtiğinin de altını çizen Güner; “Bu alanın ismi alanın doğru anlaşılmasına engel olan bir şeydir. Şimdiye kadar konuyla ilgili Saray'a ilişkin karıştırdığım arşiv belgelerinin hiçbirinde 19'uncu yüzyılın sonu ve 20'nci yüzyılın başından önce hiçbir belgede Tavuk Ormanı ismiyle karşılaşmadık. Tavuk Ormanı diye bir isim 20'nci yüzyılın başında kullanılıyor. Öncesinde buraya verilen isim Hadikayı Hassa'dır yani Has Bahçe'dir. Has sultana ait olan demektir yani sultanın bahçesi. Bir kere siz zaten buna 'Tavuk Ormanı' deyip 'Has Bahçe' derseniz bunun tarihsel kıymeti, tartışmaz bir şekilde konuyu bitiriyor. Burası sarayın has bahçesi, bitti” şeklinde konuştu.
Panel Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Dr. Öğretim Görevlisi, Botanikçi Necmettin Güler ve Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Dr. Öğretim Görevlisi, Ortinolog Mustafa Kaya'nın konuşmalarıyla devam etti.
Olgay Güler - hwww.hudutgazetesi.com