Aydın Adnan Menderes Üniversitesinde kurulan Yılan Müzesi'nde Türkiye'deki 174 sürüngen ve kurbağa türünden 140'ı, 57 yılan türünün de 45'i kavanozlar içinde sergileniyor.
Adnan Menderes Üniversitesinde (ADÜ), Prof. Dr. Kurtuluş Olgun tarafından kurulan Yılan Müzesi, birçok sürüngeni yakından inceleme imkanı sunuyor.
Müzeyi ziyaret eden öğrenciler, günlük yaşamda korktukları hayvanlara dokunup sürüngen korkularını yeniyor.
ADÜ Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Olgun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversite okuduğu dönemde yılanlara ilgi duyduğunu, mezuniyetinin ardından da 35 yıl önce saha taramasına çıktığını anlattı.
Türkiye'nin birçok bölgesinde yaptığı çalışmalarla başta yılan olmak üzere sürüngenlere ilişkin envanter oluşturduğunu ifade eden Olgun, topladığı yılan, kertenkele ve kurbağa gibi örnekleri 1995 yılında göreve başladığı ADÜ'de Fen Edebiyat Fakültesinin zemin katına kurduğu Yılan Müzesi'nde biriktirmeye başladığını dile getirdi.
Türkiye'deki 174 sürüngen ve kurbağa türünden 140'ının, 57 yılan türünün de 45'inin bu müzede kavanozlar içerisinde sergilendiğini kaydeden Olgun, vatandaşlara da açık olan müzede öğrencilere bilimsel eğitimlerin verildiğini, yılan korkusunu yenmek için müzenin ciddi bir işlev gördüğünü söyledi.
- "Bilim insanları araştırmaya Anadolu'dan başlıyor"
İyi korunduğu takdirde yılan örneklerinin yaklaşık 200 yıl kalabileceği bilgisini veren Olgun, şöyle devam etti: "Burası özellikle korkuların yenilmesi açısından da çok önemli bir müze. Anaokulu ve ilkokul öğrencileri de buraya geliyor ve korkularını yeniyor. Bu müze bilimsel çalışmaların yapıldığı bir gen merkezi niteliğinde. Son çalışmalarda klasik yöntemlerden farklı olarak özellikle yılanın bir pulundan akrabalık ilişkileri rahatlıkla saptanabiliyor. O yüzden buradaki hayvanların her birinin ayrı değeri söz konusu. Anadolu biyolojik zenginlik açısından üst seviyede bir yer. Bütün bilim insanları bir araştırmaya başlamadan önce ilk olarak Anadolu'daki hayvanların durumlarına bakıyor, daha sonra çalışmalarına başlıyor."
- "Ben yılanlara tercüman oluyorum"
Prof. Dr. Olgun, yılanların doğa için vazgeçilmez hayvanlar olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Arazi çalışmaları sırasında 3’e bölünmüş yılan örnekleriyle karşılaştım. Oysa yılanlar bizim için çok faydalı hayvanlar. Nüfusun artması ve ev yapımının fazla olmasından dolayı yılanlarla daha fazla karşılaşıyoruz. Çünkü hayvanların bulunduğu alanlara ev yapmaya çalışıyoruz. Ben yılanlara tercüman oluyorum. İnsanlara, onların zararlı olmadığını, doğanın bir parçası olduğunu anlatmaya çalışıyorum."
Zehirli yılan türlerine daha çok Kars, Ardahan ve Ağrı civarında rastlandığına işaret eden Olgun, Ege'de ise "zehirli engerek" diye bilinen tek türün olduğunu dile getirdi.
Olgun, küresel ısınmayla birlikte Afrika ve Orta Doğu orijinli zehirli yılanların Anadolu'ya göç ettiklerini belirterek, "Türkiye’de henüz keşfi yapılmamış birçok türün olduğunu biliyoruz. Üniversitelerde yılanlarla ilgili araştırma son 20 yıldır ön plana çıktı. Amanos, Hakkari, Kars ve Ardahan civarında daha ayrıntılı çalışmalar yapılırsa yeni yılan türlerinin bulunabileceğini tahmin ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
- "Korkularımızı yendik"
ADÜ Biyoloji Bölümü öğrencilerinden Şerefnur Çöne, müzede ders işlemenin çok faydalı olduğunu dile getirerek "Çocukluktan gelen bir sürüngen kaygısı var, özellikle de yılan konusunda. Ama burada yılanlara dokunduğumuzda hafif de olsa o korkuyu yenmiş oluyoruz." dedi.
Ramazan Salgın ise daha önce yılanlardan korktuğunu ifade ederek, "Hocamız sayesinde korkumu da yenmiş gibiyim. Artık dokunabiliyor ve onlarla ilgilenebiliyorum. Yaşadığımız bölgede sırf korktuğumuz için yılanlara zarar veriyorduk. Ama burada eğitim aldıktan sonra yaptığımızın ne kadar yanlış olduğunu görmüş olduk." ifadelerini kullandı.
AA Ferdi Uzun